Assassin’s Creed Mirage İnceleme | Köklere Dönemeyiş

Merhabalar, ben Doğuş. Assassin’s Creed serisi sürekli eleştirsem de birkaç oyun dışında her oyununu oynadım bitirdim. Oynamadığımda bir eksiklik hissediyorum, ellerim kaşınıyor, oyunu özlediğimi fark ediyorum. Mesela son oyun olan Valhalla’nın başından karmaşık duygularla ayrılmıştım. Oyunu genel olarak sevmiştim ama çok uzun olması sebebiyle oyunu oynadıkça inanılmaz sıkılmıştım. DLC’lerine bile bakasım gelmedi. Assassin’s Creed Mirage’ın kısa bir hikayeye ve küçük bir haritaya sahip olacak olması beni mutlu etmişti. Elimizde lastik gibi uzatılmış bayık bir oyun yerine daha konsantre güzel bir oyun olacak diye düşünmüştüm. Ama yanılmışım…

Ubisoft oyunu incelememiz için erkenden gönderdi, yaklaşık 5 gündür oynuyorum. Gelin Assassin’s Creed Mirage nasıl olmuş birlikte bakalım.

Sıkıcı Ana Karakter ve Hikaye

Genç bir hırsız olan Basim, boyundan büyük işlere kalkışıp kendini kanıtlamak istiyor. Bir gün Nehal ile birlikte bir tarikatın işlerine karışıyor. Başını büyük bir belaya sokan Basim’e suikastçılar ulaşıyor ve böylece Basim’in hikayesi başlamış oluyor. Ne kadar klişe bir başlangıç, öyle değil mi? Klişe hikayelerle pek sorunum yok ama bunu berbat sunumla yapınca çok sıkıcı oluyor. Basim’in kendisi de sıkıcı bir karakter. Oldukça düz, hırslı ve ciddi bir karakter. Valhalla’da da pek ilgimi çekmeyen Basim bu oyunda da ilgimi çekemedi. Oyundaki hiçbir karakter ilgimi çekemedi, bunların biraz ruhsuz olmalarıyla da ilgisi olabilir.

Zayıf Hikaye Sunumu

Mirage’da gözüme en çok çarpan, beni en çok rahatsız eden şey hikaye sunumuydu. Özellikle başlarda çok yadırgadım… Daha geçen gün Cyberpunk 2077 Phantom Liberty’nin yüksek prodüksiyonlu sinematiklerini görmemle de ilgisi olabilir. Assassin’s Creed Mirage’ın sunumunu hiç ama hiç beğenmedim. Düşük prodüksiyonlu amatör bir tiyatro gibi ruhsuz oyunculuklar eşliğinde uzaklara bakıyorlar. Bunu düzgün yapsalar belki özgün bir tarz olabilirdi diyeceğim de bazen lise öğrencileri kendince bir film çekmiş gibi de hissettiriyor. Teknik anlamda da çok zayıf. Yüz animasyonları ve yüz dokuları geçen nesilden kalma gibi. İlgi çeken sinematik kurgusu da yok. Klasik bir şekilde kim konuşuyorsa kamera ona çapraz açıdan bakıyor. Diyalog yazımı da oldukça zayıf. Son oyunlar da hep kötüydü de bu oyunda artık iyice battı. “Ubisoft abi ne bekliyorsun?” bence dememeliyiz.

Ubisoft, Anvil oyun motoruyla harika mekan ve dünya tasarımları yapıyor. Ama iş karakter suratlarına, hikaye anlatımına gelince oldukça sınıfta kalıyor. Umarım buna bir çözüm düşünürler. Diyalog yazım kalitesine de bir el atmalılar.

Köklere Geri Dönüş

Bu konu biraz karışık, çünkü tam bir geri dönüş değil. Ubisoft biraz pazarlama için bu kısmı öne çıkarmış. Dünyası, parkur sistemi ve kısmen sayılabilecek şekilde oynanışı evet dönmüş gibi hissettiriyor. Mesela eski oyunlardaki gibi aranma posterlerimizi duvarlardan sökerek aranma seviyemizi düşürüyoruz. Bu tarz şeyler nostaljik bir his veriyor. Ama tam köklere dönmemiş gibi de çünkü bazı şeyler oldukça Valhalla gibi.

Gizli bir şekilde yaklaşırsanız eski oyunlardaki gibi tek atıyorsunuz, ama aksiyona girerseniz işler orada biraz Valhalla’ya dönüşüyor. Eski oyunlardaki gibi counter-attack olacak sanmıştım ben. (Hani Batman Arkham serilerinde kullanılan dövüş sistemi.) O yok, onun yerine gelen saldırıya önce parry atıyorsunuz ondan sonra tek vuruşta indirebiliyorsunuz. Eğer parry yapmazsanız karşınızda yüksek canlı bir Valhalla düşmanı oluyor. Saldırılara dodge atıp arkasında da vurabiliyorsunuz. Gizliliğe geri dönersek…

Gizlilik için sis bombası atma, bıçak fırlatma ve zehirli tuzak kurma gibi araçlar var. Bunların çoğu eski oyunlarda da vardı. Bir de bunlar ultra farklı ve yeni mekanikmiş gibi size uzun uzun tanıtıyor, anladınız mı diye teyit ediyor. Gizlilik odaklı olmayan Spider-man’de bile gizlilik için daha ilginç eşyalar vardı. Duvara bir eşya yapıştırıyordun, tam önünden geçen düşman duvara yapışıyordu. Hatta o eşyayı direkt başka düşmana da atabiliyordun, düşmanlar birbirine yapışıyordu. Keşke Mirage’da da bunun gibi bir sürü değişik araç olsaydı. Düşmanın dümdüz arkasından gelip öldürüyorsunuz, çalıya girip ıslık çalıp düşmanı yanınıza çekip öldürüyorsunuz. Yapay zeka da Allah’a emanet tabii ki. Ubisoft çünkü… Bunların hepsi eski oyunlarda vardı ve hiçbiri geliştirilmemiş. Modern oyunlara uygun şekilde yorumlanmamış ve yanlarına yenileri eklenmemiş. Bethesda gibi aynı tas aynı hamam. Mesela eski parkur sistemi geri gelmiş ya eskiden olduğu gibi istemediğiniz bir yere tırmanabiliyor veya istemeden aşağıya atlayıp düşebiliyorsunuz. Neyse ki bunu düşünüp düşme hasarını düşük tutmuşlar.

Yeni olarak ise fragmanlarda da gördüğümüz aniden ışınlanarak öldürme olayı var. Bu yetenek bana Shadow of War’daki Shadow Strike’ı hatırlatıyor. O yüzden buna da inanılmaz yaratıcı, muhteşem bir yetenek diyemiyorum. Çok kullanışlı da gelmedi, çünkü kullanmak için focus barları doldurmanız gerekiyor. Düz bekleme süresi koysalar daha temiz olurmuş.

Temiz Arayüz ve Keşif Odaklı Oynanış

Yukarıdaki görseli hatırlıyorsunuzdur. Elden Ring’in oyuncuyu çok az yönlendirmesiyle ve arayüze az bilgi yazması oyun sektöründe olay olmuştu. Horizon’da ve AC serisinde çalışanlar bu kısımları eleştirmişti. Bu tartışmalardan sonra bir oyuncu da bu şekilde görsel tasarlamıştı. (Ubisoft, Elden Ring’i yapsa nasıl gözükürdü?) Ubisoft inadından vazgeçmiş ve bu sefer temiz bir arayüz yapmak istemiş.

Oyunun arayüzünü oldukça sadeleştirmişler. Görevleri de değiştirmek istemişler. Sarı boncuktan diğer sarı boncuğa gitmeli değil de daha keşif odaklı yapmak istemişler. Tıpkı Elden Ring tarzı gibi. Ama onu tam yapmamışlar. Mirage’da ilginç mekanlar ve düşmanlar yoluyla bir keşif yok. Daha çok bir not okuma, birilye konuşma veya yabancıları dinleme odaklı bir keşif var. Burada bulduklarınızı Investigation tablosunda dedektif gibi görebiliyorsunuz. Tasarımı beğenmekle birlikte oynanış açısından pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Oldukça yapay bir keşif gibi bunlar. Biraz da doğal bir şekilde yapılırsa daha güzel olabilir. Üstüne daha çok düşünülmesi odaklanılması gerekiyor.

Grafikler ve Teknik Kısımlar

Grafikler yer yer güzel yer yer kötü. Valhalla’nın 1 tık makyajlı cilalanmış hali gibi. Bazen güneşle birlikte çok güzel gözüküyor ama güneş battığında pek görkemli bir tarafı kalmıyor. Bu idare ederlik grafik kalitesi optimizasyona yaramış. Çünkü optimizasyon oldukça iyi. 4070ti ile 1080p Ultra ayarlarda DLSS açmadan 120FPS civarında oynadım. Frame Drop’u sadece Benchmark testinde yaşadım. Oyunda her türlü upscale teknolojisi mevcut. DLSS, FSR, XESS… Her şey var oyunda. O konuda takdirimi kazandı. Keşke path tracing de olsaymış, sistemi zorlamak ve Mirage’ı o şekilde görmek isterdim. Bug’lara, hatalara gelirsek…

Ben oyun kıran hatayla bir kez karşılaştım. Tırmanırken 2 nesnenin arasına sıkıştım ve bug’a girdim. Sonsuz şekilde aşağıya düşme animasyonuna girdim sonrasında öldüm düzeldi. Bunun dışında sık sık yaşadğım hata, kıyafet fizikleriyle ilgiliydi. Kıyafatlere sık sık garip bir şeyler oluyor ve yukarı doğru takılı kalıyor. Bu hata sadece oynanış kısmında değil sinematiklerde de oluyordu.

Nitelik mi? Nicelik mi?

Benim için cevap her zaman niteliktir. 120 saatlik kopyala yapıştır mekanlardan oluşan bir açık dünya yerine her bölümüne özenilmiş 15 saatlik çizgisel bir oyunu tercih ederim. 40-50 saatlik çok kaliteli açık dünyaya da hayır demem. Ama oyunların 120 saat olmasına gerek yok, zaten çok fazla oyun çıkıyor. Hele öğrenci değilsen zaman olarak hepsine yetişebilmek imkansız oluyor. (Öğrenciyken maddi anlamda yetişemiyorsun, çalışırken zaman olarak yetişemiyorsun.) E haliyle ben de vaktimi değerli kullanmak için daha özenilmiş hisseden bir oyunu tercih ediyorum. Her saatinde daha çok eğlendiğim bir oyunu terich ediyorum. AC’nin son üçlemeyle birlikte gereksiz fazla büyümesi hoşuma giden bir şey değil. Ne oynanış ne hikaye o kadar süreyi desteklemiyor. 30-40 saate oynanışa doymuş ve hikayeden kopmuş hissediyorum. AC Mirage’ın daha küçük bir oyun olacak olması beni mutlu etmişti. Hızlı hızlı özensiz bir şekilde büyük bir oyun yapacaklarına konsantre bir deneyim yapacaklardı. Diyalog sayısı azaldığına göre daha iyi diyaloglar yazabilirlerdi. Sinematik sayısı ve uzunluğu azaldığında göre daha iyi sinematikler çekebilirlerdi. Hikaye kısa olacağına göre daha ilginç ve temposu yüksek bir hikaye yazabilirlerdi. Ama hiçbiri yok. Ubisoft yine kendi standardında bir oyun yapmış, sadece onu daha küçük ve kısa yapmış. Beklentinizi de ona göre ayarlayabilirsiniz.

Assassin’s Creed Mirage neden çıktı?

Yanlış hatırlamıyorsam Assassin’s Creed Mirage aslında Assassin’s Creed Valhalla’nın bir DLC’si olacaktı. Hatta ünlü gazeteci Jason Schreier’ın makalesine göre Ubisoft AC serisini nadasa bırakmamak için Mirage’ı çıkarıyordu. AC serisi için şu anda 2 büyük ana oyun geliştiriliyor. Cadı avcılığını konu alan Hex ve Feodal Japonya’yı konu alan Red. Bu oyunların geliştirme süresi oldukça uzamış ve AC Valhalla oyunu 2020 yılında çıkmıştı. Eskiden her sene AC çıkaran bir firma için tam bir delilik. Markanın popülerliğini korumak adına Ubisoft bir ara oyuna ihtiyaç duydu ve AC Mirage’ı DLC yerine yan oyuna çevirdi. En azından AC Red çıkana kadar insanları meşgul edebilirdi. Oyunu oynarken hep bunun doğru olduğunu düşündüm. Çünkü oyun gerçekten büyük bir DLC, genişleme paketi gibi. Valhalla’dan uzaklaşmak için bir sürü küçük küçük farklılık eklemeye çalışmışlar. Ama eklenen şeyler özenilmiş şeyler değil. Oyunun bütün sistemleri aşırı basit, hızlı yapılabilecek şekilde geliştirilmiş. Her şey sade ve basit tutulmuş. Eski sistemlerin üstüne temel inşa edilmiş. Kullanılan font, karakterin ana hareket kabiliyetleri, kullanılan renk paletleri, birçok şey Valhalla’dan alınma.

Hatta oyun bazen Valhalla gibi gözüküyor. Aldığım ekran görüntüsünün hangi oyundan olduğunu ayırt etmek zor. Elimizde Valhalla’dan bir tık daha iyi gözüken ama Valhalla’ya göre eksiltilmiş ve azıcık değiştirilmiş bir oyun var.

Sonuç Olarak

Ubisoft, bu oyunu iyi ki $49.99 gibi bir fiyattan çıkarmış. 60 veya 70 dolar olsaydı daha da sert eleştirecektim. 50 dolar olması bile bence sakıncalı. Cyberpunk 2077’nin 30 dolarlık Phantom Liberty genişleme paketi daha doyurucu ve daha yüksek prodüksiyonlu bir içerik verirken AC Mirage kendini 50 dolardan satıyor.

Açıkçası AC Mirage, genişleme paketi denilebilecek bir oyun olmuş. Hatta keşke öyle olsaymış, o zaman oynamazdım bile. Dikkatimi pek çekmezdi, bu da Valhalla’nın DLC’lerinden biri der geçerdim. Yeni AC oyununu beklerdim, belki de o yüzden yan oyun yapmak istemişlerdir. Bu arada genişleme paketi olarak 30 dolardan çıksa bile Phantom Liberty’den daha zayıf bir genişleme paketi olurdu. Aşırı büyük bir AC hayranı değilseniz Mirage’ı almak için acele etmeyin. Hatta eğer tema da ilginizi çekmiyorsa bence bu oyunu atlayın, bir sonraki büyük AC oyununu bekleyin. Nasıl olsa bu sene çok fazla oyun çıktı. Ben mesela daha Lies of P’yi ve Resident Evil 4’ü bitiremedim, onlara geri döneceğim. Eğer aşırı büyük bir AC hayranıysanız kesinlikle indirim bekleyin ya da 1 aylık Ubisoft+ satın alıp oynayabilirsiniz. Eğer ucuz fiyattan ön sipariş yaptıysanız da bana iyi eğlenceler demek düşer. Sonraki oyunlarda görüşmek üzere…

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.