The Suicide Squad: Spoilersız İnceleme

Birçoğumuzun ilk başta ne gereği var dediği The Suicide Squad geçen hafta ülkemizde vizyona girdi. İlk stüdyo faciası olan Suicide Squad filminin üstüne James Gunn‘ın filmi ilaç gibi geldi. Kurgu başarılı olduğundan dolayı stüdyonun da bu duruma karışmadığını ortaya çıkartıyor. Yönetmen serbest kalırsa izleyici de filmden mutlu ayrılıyor. Stüdyo ilk film hiç çıkmamış gibi davrandığı için devam filmi demek biraz zor. Filmde de ilk filme hiç gönderme bulunmuyor. Böyle davranılması gayet memnun edici. İlk filmden sadece 4 karakteri bu filmde görüyoruz.

Suicide Squad bir çoğunuzun da bildiği gibi şartlı tahliye veya hapis cezalarının düşürülmesi karşılığında gizli ve yüksek riskli operasyonları üstlenen suçlulardan oluşan bir ekiptir. Bu sefer bir hayli fazla suçlu insan görevlendiriliyor. Çizgi romanda da büyük bir çoğunluğu geri planda kalmış karakterler olduğu için filmde gözden çıkarmak da bir o kadar kolay oluyor. Suçlularımız bu sefer Corto Maltese adasına gitmekle görevlendirilir. Yapacakları iş ise Starfish projesini yok etmek.

Ekip filmlerinin senaryosunun nasıl işlendiğini biliriz. Karakterler bulunur, geçmişleri anlatılır, en son görevde birlik olup kötü adamı yenerler. Suicide Squad filminde bu tam tersi. Film, ilk dakikalarında hiç beklemediğiniz şekilde sizi aksiyona sokuyor. Aksiyon izleyiciyi tatmin edecek şekilde. Bu film ile birlikte DCEU cephesinde de değişiklikler yaşandığına şahit oluyoruz. Film epey kanlı ve +18 sahneler yer alıyor. İzleyicilerin beklentisi ile bir yandan dalga geçiyor. Şaka dozunu da iyi tutturmuşlar. Hiçbir şaka sakız gibi uzatılmıyor. Müzik kullanımı da başarılı. Göze batan efekt yok.

Filmde çok fazla karakter olduğu için sadece ön planda olanlardan bahsetmek istiyorum. Harley Quinn her zaman ki gibi muhteşem. İlk kostümü Arkham City oyunundan fırlamış gibi. John Cena‘nın karakteri olan Peacemaker‘da oyunculuğundan kaynaklanan kasıntılık mevcut. Bloodsport karakteri baya sağlam ve akılda kalıcı olmuş. Bunda Idris Elba‘nın da katkısı fazla. Bloodsport karakterinin hikayesi Superman’i kriptonit bir kurşunla vurup hapishaneye girmesidir. Bu konu hakkında solo filmine hayır demezdim.

King Shark ölüm makinesi olsa da ben sevimli buldum. Zaman zaman güldürmeyi başarıyor. Polka-Dot Man‘in geçmişi de bir o kadar komik. The Thinker, Suicide Squad üyesi olmasının dışında Wally West‘in düşmanlarından biridir. Filmde rolünün biraz daha fazla olmasını beklerdim. Ve filmin ‘yıldızı’ olan Starro… Kendisi, zihin kontrol eden galaksiler arası bir denizyıldızı. Uzaylı denizyıldızı ırkı olan Star Conquerors‘ın lideri, aslında Justice League’nin ilk düşmanıdır. Starro sahneleri çizgi roman sevenleri mutlu edecektir.

James Gunn yaptığı bir açıklamada filmde Guardian of the Galaxy oyuncularından biri daha olduğunu söyledi. İzleyicilerin bar sahnesini dikkatli izlemesini öneririm. Filmde iki tane de after credits bulunuyor. İzlediyseniz düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.