Günlerimiz ardı ardını kovalarken, gündelik hayatımızın ritmine kendimizi kaptırmışken, ansızın duyduğumuz notalar bizi etkisine alabilir, büyüleyebilir ve hayatı durdurabilir. Bu bir ses olabilir, bir koku, bir görüntü ve hatta Florence Yeoh’u da etkisi altına alan bir müzik bile olabilir. Hayatımızın değişeceğini bilmeden takip ettiğimiz bu notalar bizleri bambaşka hikayelere götürebilir. Bu yazımızda, size 25 yaşında, içimizden biri olan bu genç kızın hikayesine götüreceğiz. Kahvenizi alın ve bu mini oyunu oynarken, size eşlik eden notaların tadını çıkarın.
Spoilersız Bakış
Minimal görsellik, hoş müzikler ve uygun bir fiyatla karşıma çıkan Florence, tam olarak 40 dakikada başarımlarıyla birlikte tamamladığım bir oyun oldu. BAFTA 2019 ödüllerinde, en iyi mobil oyun statüsüne layık görünen bu minik sevimli indie oyunumuz, başarısının üstüne Windows ve Nintendo Switchte de yerini almış.
Ah O Müzisyen
Florence Yeoh, 25 yaşında, tek başına yaşayan ve hayatını belirli bir çizgiye oturmuş şirin bir muhasebeci kızımız, sıradan ama güzel diyebileceğimiz bir hayat yaşıyor. Bir gün, bir sokak müzisyenine aşık olmasıyla hayatı tamamen değişiyor ve biz bu sevimli ve zaman zaman hüzünlü hikayesini izliyoruz/oynuyoruz. ‘Bir erkekle hayatı mı değişirmiş hadi ordan’ dediğinizi duyar gibiyim, bu sebepten ben anlatmaya devam edeyim. Tanıştığımız her insanın hayatımıza, seçimlerimize ve kişisel gelişimimize olumlu ya da olumsuz etkileri olduğunu biliyoruz. İşte bu oyunda da, Florence’ın önce nasıldı, şuan nasıl sorularına cevap bulabileceğimiz hayatı bizim için keyifli bir hal alıyor. Hatıra, hayal, ilham, rutin gibi kelimeleri bize çok başarılı olarak yansıtan bu oyuna kısa film gözüyle yaklaştım ve çok da keyif aldım.
Basit çizimlerinin arkasındaki güçlü anlatım, size eşlik eden muazzam müziklerle birleşince, kendi hayatınıza belki de sadece yarım saat ara verdirtip karamsarlığınızı, yorgunluğunuzu alıyor. Oyunda harika detaylar var, gördüğünüz an ‘aaa ne güzel düşünmüşler’ tepkisini vermekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz. İndirim zamanı 5 tlnin altına düşen hem de türkçe desteği olan bu tatlı oyunu mutlaka alıp oynamınızı tavsiye ediyorum, özellikle çizgi roman ve manga seviyorsanız gözlerinizden kalpler çıkarak oynayacağınızı garanti bile ederim. Unutmayın, hayatın ta kendisini oynuyorsunuz, bazılarınız için tahmin edilebilir olan bu son, bir başkası için büyüleyici olabilir.
Hangimiz Aşık Olmadık Deliler Gibi (Spoiler Uyarısı)
Her sabah alarmı erteleyerek uyanan Florence, küçüklüğünden beri ressam olmak isteyen, ama hayatın onu muhasebeciliğe sürüklediği tatlı mı tatlı bir kız. Bir gün, bir müzisyene aşık oluyor ve hayatını yeniden kurmaya, hayallerini düşünmeye başlıyor. Bize aşkı farklı oynanışlarla gösteren ve benim sevdiğim sahnelerin birkaçını aşağıya bırakıyorum.
Bizi etkileyen biriyle ilk başta konuşmak çok zordur, anlaması ve tanıyabilmesi için kelimelerimizi dikkatle ve özenle seçeriz. Zamanla konuşmalarımız rahatlar, kelimelerimiz kendiliğinden ağzımızdan çıkamaya başlar, kendinizi açıklamaya gerek yoktur, o zaten sizi anlar. Oyun bu hissi o kadar güzel hissettirmiş ki, puzzleların git gide kolaylaşması benim en beğendiğim detaylardan biri oldu.
Keskin sözler her zaman tehlikelidir, bunu da çok net hissedebiliyoruz, ve unutmamak gerekiyor, konu aşk olunca tartışmalarda kazanan kaybediyor.
Tabi sevgi bu, bir şekilde küçük tartışmaların üstesinden geliniyor.
İlişkiler fedakarlık da gerektiyor, bazen çok sevdiğimiz evimizden, eşyalarımızdan vazgeçip, yeni birine yer açabiliyoruz.
En zoruysa, sevdiğimiz o kişiye veda edip yolumuza devam etmek oluyor bazen, ve oyunda onu da yapıyoruz…
Yolumuza devam etmek önemli bir kalıp, çünkü gerçekten ediyoruz, Krish’in de bize vermiş olduğu ilhamı, kendi hayalimiz ile birleştiriyoruz, ve çizmeye tekrardan başlıyoruz.
Veee ressam oluyoruz, işimizden ayrılıp sergi açıyoruz, çok başarılı olup dolu para kazanıyoruz. Çünkü hayat, her şekilde devam ediyor.
Peki siz oyunu beğendiniz mi? Oynanış, görsellik, hikaye ve müzikler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bizimle paylaşmayı unutmayın!