Starfield İnceleme: Büyük Heyecan | Karmaşık Duygular

Merhabalar! Ben Doğuş, Diablo IV’den beri görüşmemiştik. Starfield ile bir geri dönüş yapayım dedim. Çünkü Elden Ring’ten beri en çok beklediğim oyun Starfield’dı. Spider-man fanı olarak Marvel’s Spider-man 2 oyunundan bile daha çok Starfield’ı bekliyordum. Spider-man 2’nin nasıl bir deneyim verebileceğini az çok tahmin edebiliyordum. Starfield ise kapalı kutuydu. 25 yılın ardından Bethesda Game Studios yeni bir markaya imza atıyordu. 2015 yılından beri tek kişilik oyun yapmamıştı. Şimdi ise yepyeni bir seriyle geri dönüyordu. Peki gerçekten yeni miydi?

Not: Kafa karışıklığı olmaması adına açıklama. Deathloop’u, Doom Eternal’ı veya Redfall’u doğrudan Bethesda yapmadı. Bethesda onları yapan stüdyoların sahibi ve yayıncısı. Bethesda Game Studios, Fallout ve The Elder Scrolls serisini yapan şirket. O yüzden Bethesda Game Studios olarak altını çiziyordum ama bundan sonra Bethesda olarak bahsedeceğim.

Yıllar sonra Bethesda oyun çıkaracak da benim Steam hesabımda olmayacak mı diyerek oyunu Steam’den satın aldım. Üstelik premium sahiplerine 5 gün erken açılacaksa dayanamam deyip ağlayarak 1299TL verdim. 31 Ağustos’ta Bethesda Türkiye sağ olsun inceleme kodu gönderdi de oyunu iade edip kodu girdim. 12 gündür her gün oyunu oynuyorum. 70 saatten fazla oynadım, ana hikayeyi bitirdim. Aynı karakterimle yeniden başladım (new game+). Birçok yan görev yaptım. VE KAFAM HALA ÇOK KARIŞIK…

Yeni Bir Deneyim mi?

Öncelikle bu soruya cevap vererek genel bir giriş yapalım. Starfield birçok kişinin dediği gibi uzaylı Fallout hissiyatı veriyor, hem de çok fazla veriyor. Bu da oyunu daha önce yaşamadığımız bir deneyim olmaktan uzaklaştırıyor. Starfield’ın her videosunu yakından takip ettim, hatta o 45 dakikalık sunumu video kurgusu için tekrar tekrar izlemek zorunda kaldım. Oyundan ne beklemem gerektiğinin farkındaydım. Baldur’s Gate 3 olmasını beklemiyordum. Teknik anlamda olmasa da modern oyunların tasarım anlayışına uygun yepyeni bir Bethesda deneyimi bekliyordum. Onu bulamadım. Evet, üzücü bir başlangıç…

Bethesda yaklaşık 2015 yılından beri Starfield’ı geliştiriyor. Yani 8 yıl olmuş. Standart süre AAA oyunlar için 4-5 yıldır. Bunun daha fazla uzun sürmesinin asıl sebebi oyunla birlikte motoru da geliştirmeleri. Benzer örneklerini başka stüdyolarda da görmüştük. Oyunla motoru aynı anda geliştirmeye kalktığın zaman geliştirme süresi inanılmaz artıyor. Bethesda bütün oyunlarında kullandığı Creation Engine’i çok fazla geliştirerek Creation Engine 2 adında yeni motorunu çıkardı. Elbette temelde yine aynı motordu ama çok fazla geliştirdiklerini iddia ediyorlardı. Oyunu da oynarken bu geliştirmeyi hissediyorsunuz. Önceki Bethesda oyunlarına kıyasla bir hayli yol katetmişler. Ama asıl soru şu: Bu yeterli mi? Benim gördüğüm kadarıyla değil.

Ne doku kalitesi, ne animasyonlar, ne ışıklandırma, ne inşa edebildiği dünya büyüklüğü… Hepsi 3/10 yerine 5/10 veya 6/10 kalitesine gelmiş. Dış mekanlar yavan olsa da iç mekanlardaki ışıklandırma güzel. Hatta nadiren de olsa şöyle bir bakıp vay be diyorsunuz, gerçekten güzel görünüyor ve ekran görüntüsü alıyorsunuz. Bethesda dışında kimse oyun çıkarmasa gerçekten etkilenebilirdik, Fallout 4’ten bu yana çok yol katetmişler ama rakipleri daha iyisini çoktan yaptı.

Bir Yapay Zeka Yapacaktık

Oyunlar için “Yapay zeka çok kötü.” gibi yorumlarda pek bulunan biri değilim. Çünkü direkt kafamıza nişan alıp bizi öldürmelerini yazmak çok kolay. Bilinçli şekilde yapay zekaya kusurlar eklenip insanlaştırılması lazım. Mesela ilk mermiyi bilerek %100 ıskalarlar, çünkü oyuncu saldırı altında olduğunu fark edip reaksiyon gösterebilsin isterler. Ama Starfield’ın yapay zekası gerçekten çok kötü. Aksiyon anlarında inanılmaz sapıtıyor ve size tepki gösteremiyor. Dalga dalga gelen akılsız zombiler gibiler. Bu da aksiyonun heyecanını ve eğlencesini öldürüyor. Bethesda’nın genelde sorun yaşadığı Combat’a, vuruş hissine gelirsek…

Yukarıdaki ekran görüntüsü başka bir hatanın konusu. Karakterler konuşacağı zaman bazen ters yöne bakabiliyor.

Combat – Gunplay Olmuş mu?

Başta fena değil gibi gelmişti, özellikle FPS oynarken keyif de aldım. Oynamaya devam ettikçe yetersiz geldi. Çok sıkılarak hızlı hızlı sol tıka basıyorum, düşman bana bakıyor sadece, hafif yalpalıyor. Böyle bir bayık 5-10 saniyenin ardından ölüveriyor. O an hiçbir adrenalin yaşamıyorum. Boost pack var sırtımda, onla üstlerine doğru uçuyorum. Ne yaptığımı anlamayıp yüzüme bakıyorlar. O esnada öldürüyorum. Aksiyon, Starfield’da benim için sadece bir araç oldu. Görevlerin sonucunu merak ettiğim için hızlıca atlatmak istediğim kısımlardan ibaret.

Göremediğimiz Uzay Gemisi

Gemi savaşları hiç fena değil. Star Wars: Battlefront 2 kadar eğlenceli değil tabii ki, ama gezegendeki silahlı aksiyondan daha keyifli gibi hissettim. Uzay gemimi özelleştirmek için saatlerimi ve kredilerimi harcadım. Gemi inşaat sistemi sıkıntılı çalışsa da yaparken eğlendim. Bir de keşke gemiyle uzayda gezebilsem… Nasıl yani?

Gemiyi doğru düzgün sürmüyoruz. Bu oyunla ilgili en çok sinirlendiğim konulardan biri. Gemi sadece süs ve taşınabilir depodan ibaret. Bir gezegende yürürken yeni görev aldınız. Seyahat edeceğiniz zaman menüyü açıp gezegene tıklıyorsunuz. Araya yükleme ekranı giriyor -tabii ki- sonra bir bakmışsınız aniden bir başka gezegendesiniz. Arada gemiye binmediniz bile. Yani bindiğinizi görmediniz. Ben şöyle aralıksız 4-5 saat gemiyi hiç görmedim desem yalan olmaz. Çünkü geminizle atmosfer dışına çıkamıyorsunuz, gerçek zamanlı iniş de yapamıyorsunuz. Hepsi sinematikten ve menüden ibaret. Todd Howard bunu ilk açıkladığında şunu demişti: “Bunu oyuna koymayı harcayacağımız emeği başka şeylere harcadık. Bunu eklemediğimizde deneyiminizin daha kötü olmayacağına karar verdik.” Valla şöyle söyleyim komple öldürmüş oyunu bu karar. Ben bu kararı bilerek oyuna girmeme rağmen çok fazla rahatsız oldum.

Oyunun her reklamındaki “uzayı keşfet” kısmındaki keşfeti hiç yaşayamadım. Asıl sebebi de bundan ibaret. Bu anlamda bir keşif yok oyunda. Çünkü Bethesda uzayı da kendi eski kafasıyla tasarlamış. Skyrim’deki Akçay’ı düşünün. Oraya girerken önce kapıya tıklarsanız ve yükleme ekranı girer ya. O esnada mekanı inşa eder. Uzay da öyle. Tüm gezegenleri ve çevresini minik parçalara bölmüşler. Önce oraya giriyorsunuz yükleniyor. Yüklediği de büyük bir şey olsa. Gezegenlerin temsili görüntüsü olsun diye PNG yüklüyor. Bir de bazen rastgele dost/düşman yüklüyor. O da sık sık yaşanan bir şey değil. Şimdi gezegenin dışına ışınlandıktan sonra gezegen PNG olduğu için iniş yapamıyorsunuz. Tekrar menü açıyorsunuz -uzay gemisinin içindeki arayüzden açılsaymış bari- o menüde gezegene inebileceğiniz sınırlı lokasyondan bir tanesini seçip iniyorsunuz. Tekrar yükleme ekranı giriyor ve ta daaa. Death Stranding kadar çorak arazilerde yürüme fırsatı yakaladınız. Ama ne eksik, Death Stranding gibi yürümeyi mekanik haline getiren bu macerada kullanmamız için oyuna eklenen araçlar eksik. Merdiven, araba, motor, ip hiçbir şey yok.

1000 metre uzakta bir karakol var. Oraya W tuşuna basılı tutarak sıkıcı sıkıcı yürüyorsunuz. Bunu bir 50-60 kez yaptım. Sadece 1-2 tanesinde arada yaratıklarla karşılaştım veya yolda kaynaklara denk geldim. Onlar dışında bir şey yoktu. Şimdi bu mu keşif? Hayır değil. Oyunda keşif diyebileceğimiz tek şey görevler anlamında keşif. Burada hangi görev varmış, neler yaşanmış? Nasıl bir hikaye örgüsü varmış? Bu tarz şeyler anlamında uzayı keşfet denilebilir. E bu anlamdaki keşif tüm Bethesda oyunlarında zaten vardı. Ayrıca onlarda daha güzeldi çünkü daha bütün bir yapının içinde, tek bir gezegenin içinde sürekli maceralara denk geliyorduk. Arada sıkıcı sekanslar olmadan…

Çok Büyük Evren Ama Çok Kısıtlı Dünya

Bethesda’ya bu kadar kızmamın sebeplerinden biri de bu. Keşke Mass Effect’ler gibi daha çizgisel yapsalarmış. Hem açık dünya hem değil, böyle garip melez bir oyun olmuş, hatta pek olmamış. Bethesda 4 tane elle tasarladığı küçük-orta boyutta şehir yapmış. Bunlar dışında birbirinden kopuk 1000 tane gezegen var. Tüm evreni elimizin altına getirmişler. Ama bunu oyuncuyu çok kısıtlayan bir oynanışla getirdikleri için zıtlık ortaya çıkıyor. Çok geniş bir yer düşünün ama siz küçük bir fanusun içinden etrafı izliyorsunuz. O fanusun içinde hareket ediyorsunuz. Oyun boyunca birçok özelliğin eksik olduğunu fark ediyorsunuz. Murat Sönmez’in Twitter’da dediği gibi oyunda telefon bile yok. Cyberpunk 2077 gibi mesajlaşma/arama özelliği olsa tüm oyun daha sürükleyici olacak. Telefon olmadığı için galaksinin öbür ucundan geri dönüp yüzyüze NPC ile konuşmamız gerekiyor. Uzayda geminizden çıkma seçeneniğiz yok. Bunun sonucunda oluşacak sıkıntılardan kaçınmak istemişler. Düşünmemişler bile.

Bethesda tüm hata çıkarabilecek veya ekstra emek gerektirebilecek özelliği oyuna koymaktan kaçınmış. Tonla özellik için “modla gelir zaten” lafını duyacaksınız. Fallout 4’ün PS2’den kalma doku kalitesinden sonra 2015 yılında çok sinir olmuştum. Bethesda’nın sırtını gönüllü modculara dayadığını çok fazla hissediyordum. 4K Texture modlarıyla Fallout 4 güzel gözüküyordu. Başka mod da kurmadan oyunu keyifle oynadım. Ama Starfield’da pek öyle hissetmedim. Evet çok fazla özellik eksik gibi ama sanki modcular düzeltsin eklesin değil de modcular ne istiyorsa yapsın, o özgürlüğü verelim demişler. Tabii bu kadar özelliğin oyunda olmamasını haklı çıkarmıyor.

Böylesine evren boyutunda kopuk kopuk mekanlar yerine Cyberpunk 2077 gibi bütün bir haritada seyahat etmeyi tercih ederim. Nedense Starfield oynarken aklıma hep Cyberpunk 2077 geldi. Belki çıkışında çok fazla kusur varken bunları görmezden gelmeye çalışarak eğlenmeye çalıştığım içindir. Starfield’dı da benzer şekilde oynadım. Hayır teknik problemleri yüzünden değil. 4070ti’da oynadığım için pek sıkıntı çekmedim. Benim sıkıntım oyunun tasarım kararlarında. Oyunun çok büyük potansiyeli harcanmış. Bethesda’ya kızmazsak, fanları olarak oyunlarını hala almaya devam edersek bunlar bu mantıkla devam edecekler. Todd Howard oldukça yaşlanmış, daha yeni nesil, günümüze uygun yenilikçi bir oyun tasarımcısı lazım. Starfield taş devrinden fırlamış tasarım kararlına sahip.

Arayüz ve Kullanıcı Deneyimi Tecrübesiz Bir Ekipten Çıkmış Gibi

Starfield’ın tüm arayüzü (UI) karmaşık, öğrenmesi zor. Günümüz sadeliğinden ve anlayışında oldukça uzak. Oyunun öğretici (tutorial) kısımları da berbat öğretmen tadında olunca başlangıçta sıkıntı yaşıyorsunuz. Herkesin oyunun başında sabırlı olun demesinin en büyük sebeplerinden biri bu. Sanki oyun, tecrübesiz bir ekipten fırlamış gibi. İnanılmaz hatalar var. 200 milyon dolarlık bütçeye sahip yılların Bethesda’sı yerine deneyimsiz küçük bir stüdyonun elindeki az kaynakla yaptığı bağımsız oyunmuşcasına bariz hatalar var. Oyunun tüm arayüzü placeholder (yer tutucu-geçici) gibi. Oyunları geliştirirken geçici bir tasarım yapılır. Oyunun çıkışına az kala buralar makyajlanır ve asıl arayüz ortaya çıkar. Ama Starfield sanki oyunu geliştirirken yaptığı placeholder arayüzü oyunda bırakmış.

Sönük Başlangıç

Bu başlığı sık attığımın farkındayım. Oyunların genel olarak başlangıcını sevmem. Ama Starfield ekstra bir sönük geldi, diğer oyunlara şükrettim. Özellikle Bethesda’nın diğer oyunlarına bakınca ekstra gözüne batıyor insanın. Skyrim’de idam edilecek iken ejderha saldırısı sonucu kaos çıkar ve oyuna o atmosferle başlarsınız. Fallout 4’te derin uykuya yattığınız sığınağa saldırı olur. Karınızı gözlerinizin önünde öldürürler ve çocuğunuzu kaçırırlar. Starfield’da ise sıkıcı bir mağarada çalışırken gizemli bir eserle karşılaşırsınız ve olaylar gelişir. Ama eseri oyun boyunca hiç merak etmedim, oyun çok çabaladı merak etmem için. Önemli bir şeymiş gibi davrandı.

Ne Kadar Rol Yapma Oyunu? (RPG)

Starfield’dan Baldur’s Gate 3 kadar müthiş derinlikli bir RPG olmasını beklemiyordum, ama aradığım derinliği de bulamadım. Olayların sonucuna müdahale edemiyorsunuz, olaylar her şekilde gelişiyor. Sadece oluş biçimine müdahale ediyorsunuz. Bu da beni tatmin eden bir şey değil. He 1000 kredi vermişim olay yaşanmış, he kafasına sıkmışım olay yaşanmış. Benim aradığım daha derinlikli bir şey. Cyberpunk 2077’den bir tık daha RPG gibi, ki Cyberpunk kendini RPG oyun olarak tanımlamayı bırakıp aksiyon-macera demişti. Starfield’da eski Bethesda oyunlarında var olan bir şey de eksik. Fallout oyunlarında Faction olayları vardır. Katıldığınız örgüt size diyalogta yeni seçenekler veya engeller açar. Oyunuzun akışı değişir. Starfield’da bu da yok denecek kadar az.

Görevlere gelirsek… Güzel yazılmış görevler var bak. Bethesda görevlerini özlediyseniz o açıdan sizi tatmin edecektir. Özellikle 3-4 saat uzunluğundaki Faction görevleri oldukça keyifli. Ana görevlerde bazen ilginçleşebiliyor.

Yetenek ağacı bence oldukça sıkıntılı. Oksijende ve envanter kapasitesinde sıkıntı yaşadığınız için onlara puan vermek zorunda kalıyorsunuz. Bu da oyuncuların arasında yaşanan deneyim farklılığını azaltıyor. Çevrenizdekilerle konuşun birkaç kişi dışında bunlara puan vermemiş insan yoktur. Oyunun en büyük süprizi kesinlikle New Game+. Bunu açıklamasam daha iyi ama oyuna güzel sürprizler eklediğini söyleyim. Kendiniz oynarken görürsünüz.

Uzaylı Fallout

Bethesda’nın eski oyunlarının temelleri üzerine Starfield’ı inşa etmesi kötü değil. Kötü olan şey vizyon olarak geride kalması. From Software, Elden Ring’te Dark Souls’a ait bazı sistemleri kullanmıştı. Ama vizyonları Dark Souls ile Zelda Botw’ı birleştirmekti. Dark Souls’un temel kuralı önüne çok güçlü bir engel koyması ve o engeli aşmak dışında hiçbir seçeneğinizin olmayışıdır. O düşmanı kesmeden başka bir şey yapamazsın. Elden Ring ise tempoyu tamamen oyuncuya bırakıyor. Zorlandıysan başka bir yöne gitmene olanak tanıyor. Dünyayı da ilginç mekanlarla doldurduğu için uzakta gördüğün her yere meraklı bir şekilde gidip keşfediyordun. Elden Ring, Souls formulünün mükemmele kavuşmuş haliydi. Starfield ise öyle değil. Bethesda formulünün en mükemmele yaklaşmış hali değil. Eski Bethesda oyunlarında ne yaşadıysanız benzer bir deneyim yaşıyorsunuz. Daha farklı bir şey beklerseniz benim gibi hayal kırıklığına uğrarsınız. 2 sene önce Fallout 4 ve Fallout New Vegas’ı büyük keyifle bitirmiştim. O oyunlarda “eski” diye göz ardı ettiğim her kusuru Starfield’da da gördüm.

Sonuç Olarak

Büyük umutlarla beklediğim Starfield’dan üzgün ayrıldım. Yine 71 saat oynatmış olması da başarılı, eksikliklerini görmezden gelmeyi bıraktığım zaman ise üzücü oluyor. Benim için galiba büyük bir hayal kırıklığı, harcanmış bir potansiyel. Olabileceği güzel oyundan çok uzak. Yılın Oyunları listemde Zelda Tears of the Kingdom ve Baldur’s Gate 3’ün bir iki tık alt kalitesinde olur, üçüncü sıraya yerleşir diyordum ama benim için baya aşağılara düştü. Starfield’ın 1-2 yıl daha geliştirilmeye devam edilmesi gerekiyormuş. Şu anki versiyonu yeterli seviyede değil. Yazının başında dediğim gibi Starfield’ı Spider-man 2’den bile çok bekliyordum, ancak durum tam tersine döndü. Spider-man 2 çıksın da şöyle bol cilalanmış, her sistemi oturmuş, birkaç küçük şeyden şikayet edeceğimiz, modern oyun tasarımına uygun bir oyun oynayalım diyorum. Spider-man 2018’in yan görev kalitesinden şikayet ediyorduk, ana etmenlerinden (aksiyonundan, hareket sisteminden) değil. Starfield oynarken sürekli ana etmenlerden şikayet ederken buldum kendimi. Bu da diğer oyunları daha çok beklememe sebep oldu. Cyberpunk 2077: Phantom Liberty için bile gereksiz fazla heyecanlanıyorum.

Starfield’ı seven sevmeye devam edebilir. Elimizde Bethesda’nın en cilalı ve en az hatayla karşılaştığım oyunu var. Ben sadece kendi hissiyatımı paylaştım. Eğer oyunu hiç denemediyseniz satın almak yerine Game Pass’ten oynayabilirsiniz. Daha mutlu ayrılırsınız. Tam bir Game Pass oyunu gibi diyebilirim. Sonraki oyunlarda görüşmek üzere!

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.