Super Mario Film İncelemesi |Harika Görünen Fan Service Şöleni

Süper Mario Kardeşler filmi, görselliğini gördüğüm anda aşık olduğum ve takibime aldığım bir filmdi. Beklentilerimi en çok karşılayan yanlarından biri de beni en başta kendisine çeken o görselliği oldu. Animasyon gerçekten çok iyi görünüyor.

Filmin zayıf kaldığı tek nokta hikayesi. Hikaye ve karakterler, hatta harika görselleştirilmesine rağmen dünyası, fazla yüzeysel kalmış. Yine de bunlar filmin seyir zevkini hiç düşürmüyor. Film yine eğlencesini, tatlılığını ve sürükleyiciliğini bir şekilde koruyor ve sonuna kadar keyifli bir deneyim sunuyor. Sadece çocuk kitleyi de çok fazla kaçırmak istememişler gibi hissettim. Ben kardeşimle gittim, çok eğlendiğini görüp mutlu oldum açıkçası. Şaşırtıcı şekilde geniş bir yelpazedeki kitleyi tatmin edebilecek bir potansiyele sahip.

Kısaca bahsedecek olursak Mario ve Luigi’nin Brooklyn’deki hayatlarını görüyoruz. Kardeşler, tesisatçılık yapma hayali peşinde koşuyorlar. Hayalleri ile aralarındaki en büyük engel ise kimsenin bu konuda kendilerine inanmalarını veya ciddiye almalarını sağlayamamak. En önemlisi ise ebeveynlerinin güvenlerini bir türlü kazanamıyor olmaları. Bu, pek çok animasyonda örneğini gördüğümüz, tanıdığımız bir konsept. Olaylar gelişirken bir yandan kahramanımızın da içsel bir gelişimine ve yolculuğuna tanık oluyoruz. Bu hikayeye daha çok duygu katıyor. Yine de yeterince derinleşmesini sağlayamıyor.

Benim eksikliğini hissettiğim tek şey ise Mario’nun Brooklyn’deki hayatını veya Prenses’in yaşadığı o dünyanın normal bir gününden daha çok kesit görmekti. Çünkü gerçekten çok tatlı yapmışlar, daha fazla görebilmek isterdim. Toad’lar bu dünyada ne yapıyor, ne yiyor ne içiyor, nerelerde çalışıyorlar. Veya Mario Brooklyn’de nerelerde takılır, ne yapar ne eder. Çok fazla değil, tıpkı Shrek 2’de Far Far Away’e gelindiğinde şatoya varana dek çevreyi ve masal kahramanlarının dünyasındaki Starbucks, Burger King gibi mekanları gösterdiği o müthiş sekansa benzer bir şekilde. Ben böyle şeylere bayıldığım için, benim görmek istediğim bir şeydi tabi ki bu.

Olay örgüsü ise oldukça basit aslında. Mario oyunundaki başlangıç noktamız ve bayrağa doğru dümdüz ilerlediğimiz yol gibi. Ancak bu yol üzerinde bütün Mario oyunlarına referanslar, göz kırpmalar olduğunu hayal edin. Kulağa eğlenceli geliyor değil mi? Çünkü gerçekten de öyle. Basit bir hikaye, tam bir fan service şöleniyle adeta rengarenk bir karnavala dönüşüyor. Ben bunları yakalarken çok keyif aldım. Mario Kart’tan Donkey Kong’a, Luigi’s Mansion’a ve daha nicelerine göndermeler var ve bunlar olay örgüsünün içine çok güzel yerleştirilmiş. Özellikle küçükken Nintendo DS’imde bağımlı gibi oynadığım Mario Kart’ı filmin içinde gördüğümde çok duygulandım.

En çok beğendiğim şeylerden biri de animasyonun müzikleri oldu. Ayrıca ikonik ses efektleri de çok güzel yedirilmiş.

Harika görünen, çok eğlenceli, beklediğimden daha komik, göndermelerle dolu bir film olmuş Mario. Sadece hikaye konusunda beklentileri düşük tutmak gerek. Sinemada izlenmeli mi sorusunun cevabı ise, kesinlikle evet.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.