The Dark Knight: Efsane

“Kötü adam ne kadar başarılıysa film de o kadar başarılıdır. Bu en önemli kuraldır.”
-Alfred Hitchcock

1M barajını aşan ilk çizgi roman filmi ünvanını taşıyan ve yine aynı şekilde çizgi roman karakteriyle Oscar kazanan Heath Ledger‘ı saygıyla anıyorum.

En İyi Film

Serinin ikinci filmi olan ve Christopher Nolan’ın kaos olarak tanımladığı The Dark Knight’ı yakından inceleyeceğiz. İkinci filmler biraz risklidir. İlkinin gölgesinde kalma ihtimali vardır. Tabii ki öyle olmadı ve The Dark Knight ezberleri bozarak IMDB tarihinin en yüksek puan alan 4. filmi oldu. 2009 yılında Oscar’da en iyi film kategorisine aday olamayınca (o yıla kadar sadece 5 film aday olabiliyordu.) ertesi yıl bu kuralı kaldırıp 5’ten fazla aday açıklandı.

İlk filmden farklı olarak senaryo kadrosuna Jonathan Nolan katıldı. Abisine nazaran kendisinin kalemi biraz daha güçlü. Telekomünikasyon  sahnesini Jonathan Nolan yazdığından dolayı bununla yeterli kalmayıp Person of Interest adlı dizinin de senaristliğini yapmıştır. Film için 3 Batman çizgi romanından esinlenildi. Joker’in geçmişine odaklanan “The Killing Joke”, Batman ve Gordon ilişkisini anlatan “Batman: Year One” ve Harvey Dent’in Two-Face’e dönüşmesini konu alan “Batman: The Long Halloween”.

Christopher Nolan’ın, Jonathan Nolan’ı senaryoyu yazmadan önce bir film izlemesini rica ediyor o da 1933 yapımı bir Alman filmi olan “The Testament of Dr. Mabuse”. Joker karakterinin oluşmasında büyük bir rol oynuyor. Dr. Mabuse, bir akıl hastanesinden kaçarak gittiği her yerde kaosa sebep olan bir karakter. Tabii tek bir kaynağa bağlı olarak kalınmamış. Punk rockçı Sid Vicious ve Otomatik Portakal filmindeki Alex’ten de esinlenilmiş.

Bu sahne de doğaçlamadır.

Heath Ledger, Brokeback Mountain filminden dolayı seçildiği dönem büyük tepkiler almıştır. Rol kendisine gitmeden önce Christopher Nolan’ın düşündüğü isim Sean Penn. Robin Williams, Lachy Hulme, Paul Bettany ve Adrien Brody Joker karakteriyle ilgilendirdiklerini dile getirmiştir. Her ne kadar hayatına mal olmuş olsa da Heath Ledger’ı izlediğimiz için şanslıyız.

Harvey Dent rolü için Nolan ilk olarak Matt Damon’ı istemiş ama oyuncu teklifi reddetmiş. Diğer adaylar ise Hugh Jackman, Ryan Phillippe, Liev Schreiber ve Josh Lucas. Rol Aaron Eckhart’a giderek kariyerindeki en iyi filmde oynamış oluyor.

Katie Holmes, kendisine verilen ücreti az bulunca yerine Maggie Gyllenhaal geldi. Büyük bir fırsatı da kaçırmış oldu.

Her ne kadar Batman filmi olsa da hepimiz biliyoruz ki bu bir Joker filmidir. En iyi açılış sekanslarından biriyle başlıyor. Filmi yaratırken esinlenilen filmlerden biri de Heat. William Fitchner’ın Heat filminde de rolü vardı ve filmin başındaki banka sahnesinde rolü banka müdürüydü. Banka sahnesindeki Heat etkilerini görebiliyoruz.

Gelmiş geçmiş en kötü karakterlerden biri olan Joker delidir, öngörülemezdir, vicdansızdır, anarşisttir ve kahramanın en zayıf noktasına nişan alır. Batman bugüne dek yazılmış en iyi yetenekli kahramanlardan biridir. Zekidir, şüphecidir, detaycıdır, kültürlüdür, dünyadaki en iyi dövüşçülerden biridir. Joker, Batman ile çatıştığında tüm hünerini sergilemektedir. Çünkü Batman ve Joker amaçları ve motivasyonları yüzünden çatışan iki karakterdir. Her ikisinin de Gotham şehri üzerine planları vardır. Biri şehri daha kanuna uygun bir hale getirmek ister, diğeri şehri kaosun merkezi haline getirmek ister. Bu yüzden çatışmalarını izlemek hoşumuza gider.

Kahraman ve düşman aynı amaç için harekete geçmiyorsa birbirlerine uygun değildirler. Karakter ağındaki karakterlerin ortak noktası “kahramanın amacı”dır. Hepsi kahramanın amacı doğrultusunda konumlanırlar. Karakter ağı şeklinde neden iyi bir film olduğunu göstereceğim.

KAHRAMAN

Karakter Ağı: Karakter ağının en önemli taşı; kahramandır. Şah olarak ele alabilirsiniz. Batman sıradan biri değildir. Zaman zaman kendimizi ona benzetiriz. Yine de tamamiyle ilginç biridir. Filmin ilk dövüş sahnesinden sonra Batman’in limitleri yoktur diye bir laf ediyor. İlk başta limitleri olmadığına inanıyoruz. Hong Kong’da suçlu iadesi olmamasına rağmen Batman Çin’e gidip suçluyu Gotham’a geri getiriyor. Çekildiği dönem Amerika-Çin sorunu olmasına rağmen cesurca bir davranış.

Motivasyon / Amaç: Kahramanı eyleme geçiren motivasyon ile düşmanı eyleme geçiren motivasyon aynı olmalıdır. Kahraman veya düşman o motivasyondan şaşarsa hikaye daha sıkıcı bir yere gider. Batman’in motivasyonu Gotham’ı daha iyi bir yere getirmektir. Bu amaç uğruna çok şey kaybetmiştir.

Gizem: Gizem seyircinin ilgisini yüksek tutan en önemli şeylerden biridir. Senaryonun gizemli olması yeterli değildir. Kahraman da gizemli olmalıdır. Batman’in bir sonraki hamlesini her zaman merak ederiz. Ne yapacağını kestiremeyiz. Gözlerimiz her zaman onun üstündedir. The Dark Knight’ta da gizem her zaman en üst seviyededir. Gerçi filmde gizem etkisi Joker yüzünden.

Baskı ve Seçim: Batman senaryo boyu baskı altındadır ve bir seçim yapması için zorlanır. Filmde Joker, Batman’in maskesini çıkarması için zorlar. Yoksa her gün masum insanlar ölecektir. Batman ilk başta bu baskıya direnir, fakat film ilerledikçe bu baskının altında kalamaz. Daha sonra kimliğini açıklamaya karar verir. Ardından Harvey Dent bunu üstlenir. Kovalama sahnesinin sonunda Joker Hit Me diye bağırırken Batman’in limitlerini zorlamak ister. Burada limitlerinin olduğunu görüyoruz.

Gelişim / Dönüşüm: Batman film boyunca Joker ile mücadele eder. Joker’in öyle büyük bir düşman ki, Batman’in zayıf yönlerini bulup saldırıyor. Hikayenin sonunda Batman ders çıkartıyor. Bir sonraki gelişim aşamasına geçiyor.

Empati: Karakter ile empati yapmak önemlidir. Batman’in verdiği kararlarla biz olsak nasıl başa çıkardık? Ya da sevdiği insanları kaybettiğinde. Rachel’ın ölümünden sonra Bruce’un çaresizliğine eminim seyircilerin çoğu üzülmüştür. Bundan yıllar sonra haberi olsa da Rachel ile hayatına devam edeceğini düşünüyordu.

Romantik İlgi: Nolan’ın en sevdiğim yönlerinden biri romantikliği ön planda tutmamasıdır. Rachel çizgi roman karakteri olmamasına rağmen hepimizin içine sinen bir karakterdi. Selina veya Talia yerine Rachel ile kimyası daha uyumlu yazıldı.

DÜŞMAN

Düşman, kahramanla aynı amaca ve aynı motivasyona sahip kişidir. Joker’in amacı biraz anarşi gösterip mevcut düzeni bozmak. Ardından her şey kaosa dönüyor. Toplamda 43 dakika gözükerek filmi başka bir çıtaya taşıyor. Söylediği her repliğin altı dolu doludur. “Delilik yer çekimi gibidir. Sadece biraz itmen gerekir.” Yıllar boyu Joker ve Batman’in çatışmasını izledik ve okuduk. En gerçekçi olarak The Dark Knight’ta gördük. Joker’in amacı asla Batman’i öldürmek değildir. Çünkü onsuz ne yapacağını bilmez. Batman de aynı şekilde Joker’i öldürmek istemez. Çünkü kendinde ondan parçalar görür.

Joker öyle bir zeki karakterdir ki düşmanlarının 5-6 adım ötesindedir. Batman sadece Joker’i yakalamayı hedeflerken Joker, Harvey ve Rachel’ı çoktan ölüme terk ettirmiştir. Yerlerini öğrenirken Batman’in “Onlar Nerede?” diye bağırması çoğu kişiye saçma gelmiştir. Sonuçta sormadan da öğrenebilirdi diye sitem ettiler. Batman Begins yazımda da söylediğim gibi senaristlerin yazdıkları her şeyin bir açıklaması olmasını istediler. Batman kendi teknolojisi ile öğrenseydi hikayeden kopacaktı. Batman Rachel’ı kurtarmaya gittiğini sanarken Harvey’i kurtarması gizem ögesinin güçlü olduğunu tekrar görüyoruz. Kimse böyle bir şey beklemiyordu.

Heath Ledger, Christian Bale’e kafasını gerçekten masaya vurması için ısrar etmiştir.

Joker karakteri için söylenen bir teoriyi paylaşmak istiyorum. Filmde geçmişi hakkında 2 farklı hikaye anlatıyor. İnsan yalan söylediği zaman gözlerini kaçırır. İlk hikayesinde babası yüzünden böyle olduğunu anlatıyor. Bunu tamamiyle yalan olarak kabul edebiliriz. Çünkü hikayeyi anlatırken gözlerini kaçırıyor. İkinci hikayesinde, Rachel’a karısına destek olmak amacıyla yüzünü bu hale getirdiğini söylüyor ve asla gözlerini kaçırmıyor.

Joker, Gothamdaki herkesi kaosa sürüklerken en büyük amaçlarından biri de Batman ekibindeki en iyi kişiyi onlara karşı düşman etmekti. Harvey Dent, en başından beri Gotham’ı iyileştirmek için savaştı ve bu yolda kurban olarak öldü. Her ne kadar Joker yakalansa da bu hikayenin kazananı kesinlikle o. “Ya kahraman olarak ölürsün ya da kötüye dönüşecek kadar uzun yaşarsın.”

Christopher Nolan’ın tarzına en uygun karakter olan Riddler’ı maalesef bu seride göremedik ama kendisi easter egg olarak gizlemeyi tercih etti. Mr. Reese, Batman’in kimliği ile biraz takıntılıydı. Kendisinin adını okurken mysteries (gizemli) kelimesine benzer şekilde okuyoruz. Riddler’ın gerçek ismi de E(dward). Nigma yani Enigma. Kelimenin anlamlarından biri de gizemdir.

DOST

Jim Gordon en başından beri Batman’in yanındadır. Kendisi o kadar yeteneklidir ki Joker’i yakalamak için plan bile yapar. Filmi izlerken hepimiz öldüğüne inandık. Joker’i yakalama sahnesinde polislerden birinin onun çıkacağını bile tahmin etmiyorduk. Gizem ögesi yine kendini koruyor.

Hans Zimmer ve James Newton Howard Yine Bizimle

Müzikler yine Hans Zimmer ve James Newton Howard’a emanet. Sahneleri güçlendiren müzikleri tekrar dinleme şansı buluyoruz. Joker Theme müziği iki notadan oluşmakta. O da d ve c notaları. Hans Zimmer, DC Comics’e ufak bir gönderme yapıyor.

İlk filme oranla The Dark Knight’ta gerçek çekim sahneleri biraz daha fazla. Tır kovalamaca sahnesini Warner Bros stüdyoda çekmek istemiştir. Nolan ise buna karşı gelip stüdyo dışı çekmek istemiştir. Warner Bros kendisine 1 çekim hakkı vermiştir ve sahne 1 seferde çekiliyor. Hastane sahnesinde ise terk edilmiş bir fabrika binası patlatıldı. 

A Silent Guardian

A Watchful Protector

A Dark Knight

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.