Malcolm And Marie: Aşk Hakkında Bir Hikaye

Pandeminin hepimize tak ettiği günlerde hobilerimizin ellerimizde kalan tek dayanak olduğunu fark ettik. Bu nedenle, Malcolm & Marie gibi kısıtlı imkanlarla da olsa bizlere içerik çıkarmak için uğraşan ekipleri takdir ediyoruz. Engellere takılmayan bu ekibin ne işler başardığına gelin beraber göz atalım.  

Aşk Hikayesi Değil, Aşk Hakkında Bir Hikaye

Film, yönetmen olan Malcolm’ın, sevgilisi Marie ile yeni filminin galasından çıkıp evlerine girişiyle başlar. Sonrasında yaşananlar izleyiciyi gözünü alamadığı bir gerginliğin ortasına atar.

Gala esnasında ailesine ve ekibe teşekkür eden Malcolm, süreç boyunca yanında olan sevgilisi Marie’ye teşekkürlerini sunmayı unutması tartışmayı körükler.

İkilinin bir konuda tartışmaları nasıl seyircinin ilgisini çekiyor derseniz, filmin büyüleyici yanı tam burada başlıyor.

Sam Levinson Kendini Kanıtladı

Euphoria dizisinden tanıdığımız yönetmen ve yazar Sam Levinson’ın böylesine doğal bir konuyu nasıl yorumladığına bir bakalım.

Eğer Euphoria’yı izlediyseniz, Sam Levinson ve ekibinin müziklerle diyalog bağlama yeteneğini fark etmeden geçmemişsinizdir. Bu nedenle müzikleri yapan Labrinth’i de takdir etmeden geçmemek lazım. Diyalogların tıkandığı yerde kendini belli eden müziğin, doğallıkla yedirilmesi Levinson’ın bir süper gücü haline geldi.

Bol Diyalog, Etkileyici Oyunculuk

Herkesin film zevki farklı olduğu gibi, bir filmde aradığı etkileyici etken de değişkendir. Bunun sonucunda, filmden yalnızca iyi senaryo ve aksiyon arayabilir, filmi bu etkenlere göre eleştirebilirsiniz. Bu nedenle Malcolm & Marie’nin klasik bir film izleyicisinden çok, doğallık ve oyunculuktan etkilenen izleyicilere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Yazar Sam Levinson, parmak bastığı konuları alt metinlerdense seyircinin yüzüne vurarak anlatmayı seven bir yazar. Ayrıca, yönetmenliğiyle üzerine değindiği konunun hangi noktasını vurgulamak istediğini ekrana çok iyi aktarabiliyor.

Film boyunca Zendaya ve John D. Washington’ın inanılmaz oyunculukları ve bitmek bilmeyen diyalogların olabildiğince doğal bir biçimde sergilendiğini görüyoruz. Hatta o kadar doğal ki, yolda rastladığınız bir kavgaya kilitlenip kaldığınız gibi izliyorsunuz. Bu yüzden doğallıktan ve baş döndüren oyunculuklardan etkilenen birisinin bu filmi beğenmemesi mümkün değil.

Çiftin ettikleri bir kavganın nasıl alevlenip, sevgiye ve üzüntüye vardığını en olağan şekilde görebiliyoruz. Tartışma seyirciye öylesine yediriliyor ki, ikilinin söylediği her lafın karşı tarafa nasıl yansıdığını yüzünden okuyorsunuz.

Zendaya…

Başarılı oyuncu ilk defa başrol olduğunu, ve 22 kişilik bir ekiple 14 günde ortaya çıkardıkları bu hikayede yalnızca oyuncu olmadığından bahsetti. Filme finansal açıdan da destek verdiğini ve pek çok alanda çorbada bir tuzu olduğunu açıkladı.

En ufak mimikte veya bir ayak sallama hareketinde bile bu işe ne kadar değer verdiğini gösteren Zendaya’nın, sergilediği en iyi performansı olduğunu düşünüyorum. O kadar iyi ki, kendisini Malcolm’a “Filminin başrolü ben olabilirdim.” diye kanıtlamaya çalıştığı sahnede sadece Malcolm’u değil, tüm izleyiciyi de kandırdı.

The Lighthouse Etkisi

Tek mekan ve az oyuncularla yapılan işler hep etkileyici olmayabilir. Bu gerilimin verdiği etkiyi yansıtmak için, benim The Lighthouse etkisi diye adlandırdığım, siyah-beyaz çekimlerin kullanılması da Malcolm & Marie’nin yönetmeninin hikayeye bakış açısına bir örnek olarak gösterilebilir. 

Filmin bir aşk hikayesi anlatmadığına parmak basan oyuncuların ne demek istediği çok iyi anlaşılıyor. Siyah-beyaz karede tartışılan pozitif ayrımcılık ve film sektöründe siyahi bir yönetmen olmanın zorluklarını, John D. Washington bizlere unutulmayacak performansıyla aktarıyor. Bu nedenle, umarım filmde Malcolm’un üzerine basa basa anlatmak istediği şeyler, gitmesi gereken yerlere ulaşır.

Pişman Olmayacaksınız

Karantinanın sıkıcı günlerinde kitap okurken hissettiğiniz diyalogların ekrana profesyonelce yansıtılışını görmek isterseniz, Malcolm & Marie’ye vaktinizi ayırın. Oscar’lık oyunculuk performanslarıyla büyülenirken, diyalogların müzikle yedirildiği bu filmde kendinizi adeta bir tiyatroda bulacaksınız. Unutmayın, filmin de bahsettiği üzere, bu bir aşk hikayesi değil, aşk hakkında bir hikaye. İyi seyirler.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.