Süper kahraman türünün, filmlerden sonra dizi sektörüne de atlayışı fazlasıyla ses getirdi. Netflix gibi büyük video servisi sağlayıcıları da bu atlayışı fırsat bilip süper kahraman sektörünü bünyesinde barındırmaya başladı.
Özellikle Daredevil ile unutulmaz bir giriş yapan Netflix, aldığı olumlu geri bildirimler sayesinde pek çok diziyi de beraberinde yayınlamaya karar verdi. The Punisher, Jessica Jones, Luke Cage, Iron Fist ve en son The Defenders’ın da gelmesiyle Marvel evrenine farklı bir bakış açısı katan Netflix, bu mutluluğun çok uzun sürmeyeceğinin de habercisi oldu.
Marvel’ın içeriklerinin toparlanıp sunulduğu video servisi sağlayıcısı Disney+’ın da gelmesiyle, fanlar tekrar bir ümit içerisine girse de dizinin başrol oyuncusu Charlie Cox’un Comicbook.com’a yaptığı röportajda 4. Sezonun yapılmasını pek olası göremediğini söyledi. Netflix, fanların ısrarcı tavrı üzerine: “Fanlar tarafından ne kadar üzücü olduğunu bilsek de, dizinin son ve final sezonuyla gurur duyuyoruz. Bu nedenle diziyi bu kadar iyi bir yerdeyken bırakmanın en iyisi olduğunu düşünüyoruz.” açıklamasını yaptı.
Fanlardan En İyi Çizgi Roman Dizisi Övgüsü Yağdı
Var olan bir hikayeyi hayata geçirirken dikkat edilmesi gereken pek çok konu vardır. İçeriğin orijinalliğine kendi fikirlerini katmak isteyen senarist, çoğu zaman fanların suyuna gidecek yollar bulmaya çalışır. Bu açıdan bir fanı mutlu etmek ne yazık ki çok kolay sayılmaz. Fakat Daredevil’ın çok iyi yaptığı bir şey varsa o da bir fanı nasıl mutlu edeceğini çok iyi bilmesidir.
Pek çok ucuz çizgi roman dizisi farklı yayıncılar tarafından önümüze sunulduktan sonra Netflix’in başlatacağı bu cümbüşten de pek umudumuz yoktu. Fakat Daredevil ile gelen birkaç dizinin bu umutsuzluğu nasıl yıkabileceklerini görmüş olduk.
Fanlar tarafından en iyi çizgi roman dizisi olarak görülmeye devam eden Daredevil, 3.sezonun ardından ne yazık ki Netflix tarafından sonlandırıldı. Peki bu diziyi diğer dizilerden ayıran özellikler nelerdi?
Bazı diziler vardır ki insanı hikayesiyle çeker, bazıları çekimleriyle, bazıları ise oyunculuklarıyla. Çoğu süper kahraman dizisinde ise insanı çeken en klasik şeyler kostüm ve de orijinal hikayeye sadık bir senaryodur. Fakat Daredevil kendini sadece bir süper kahraman dizisi gibi göstermenin dışında bu türe ilgisi olmayan birinin de bu diziden ne kadar etkilenebileceğinin bir göstergesidir. Gelin bunun nedenlerini inceleyelim.
Adeta Çizgi Romandan Fırlamış Gibi…
Marvel’ın kötü karakterleri hakkında az çok bilgisi olan birisi Wilson Fisk karakterini tanır ve bu karakterin çizgi romanlardaki rolünü fazlasıyla bilir. Wilson Fisk -nam-ı diğer Kingpin- bana kalırsa Marvel kötülerinin en derin işlenen karakterlerindendir. Ağırlığı ve gücünü özel aletlerden ve inanılmaz teknolojiden alan biri olmadığı gibi, olağanüstü bir güce de sahip değildir. Toplulukta sözü geçen bir adam olması ve pek çok dövüş sanatına sahip olmasının yanı sıra, normal bir insandan kat kat daha güçlü ve dayanıklı olması ile ön plana çıkar. Histerik bir kötüden çok sevdiklerini korumaya adadığı bir kalbi olması, motivasyonunu savunmasak da anlamamıza ve kahramanımızla olan husumetinden etkilenmemize yol açar.
Bugüne kadar onlarca Marvel filmi ve çokça Spider-Man serisi çıkmış olmasına rağmen live-action bir Kingpin görememek can sıkıcıydı. Taa ki Netflix bize Daredevil’da Vincent D’Onofrio ile tanıştırana dek. İnanılmaz benzerliğinin dışında harika bir oyunculuk sergileyen D’Onofrio, dizinin izleyenlerinin kalplerinde fazlasıyla yer edinmiş olacak ki, kendisi için MCU (Marvel Cinematic Universe) filmlerinde de çıkması adına Marvel’a isteklerde bulunulmuştu. Bu isteklerin artması sonrasında Vincent D’Onofrio Twitter hesabından her an her şeyin olabileceğine dair mesajlar verdi. Fakat bizce bu mesaj sadece başarılı oyuncunun kendi dileklerini yansıtan ve Marvel tarafından dikkate alınmadığını düşündüğümüz bir mesajdır.
Dizinin ana kötüsünden bahsedip de başrolünden bahsetmemek olmaz. Charlie Cox bizlere sunduğu Matt Murdock rolü ile kalplerimize taht kurmakla kalmayıp, talihsizlik sonucu kör kalan avukat rolüyle ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu da kanıtlamış oldu.
Hepimizin Beklediği O Sahneler…
Teknolojinin oldukça gelişmesi üzerine dizi ve filmlerin çekilmesine katkı sağlayan pek çok etken oldu. Çoğu zaman bu etkenlerle ulaşamadığımız evrenlere ve süper güçlere sahip oluyor hissine kapılsak da geri kalan zamanlarda oyuncunun ve sahnenin doğallığının hasretini çeker olduk.
Daredevil yapımcıları, yönetmenleri, dublör koordinatörleri ve koreografları dizinin bir süper kahraman dizisinden çok gerçek hayata yakın olmasını isteyerek hareket etmişler. Kanun kaçağımızın attığı her adımın, vurduğu her yumruğun hikayeyle bağlantılı olmasını ve bizlere geçmesini umarak tasarlamışlar.
İlk sezondaki koridor sahnesini (Hallway scene) tek çekimmiş gibi gösteren inanılmaz kurgusunun harika bir koreografiyle süslenmesi, dizinin henüz 2. Bölümden ne kadar iddialı bir çıkış yaptığının göstergesidir. Bu sahnenin bu kadar beğenilmesi üzerine dizinin yapımcıları buna benzer ikinci bir sahneyle 3. Sezonda karşımıza çıktılar. Bu sefer gerçekten de tek çekim olan 11 dakikalık bu şaheser, dizinin izleyicilerine keyifli anlar yaşattı.
Dizinin showrunner’ı Erik Oleson, ilk dövüş sahnesinin kamera geçişlerinin kesintisiz çekilmiş gibi durmasının ve karakter etrafındaki döngüsünün çok beğenilmesi üzerine; 3. Sezonda gerçekten tek çekim bir sahne yapmak istediklerini ve bu nedenle herhangi bir kamera hilesinin olmadığını anlatmak için sahnenin fazladan ışıklandırıldığını anlattı.
İlk dövüş sahnesinin sonuncuya kıyasla daha karanlık olma sebebinin ise kamera geçişlerinin kurguda kusursuz gözükmesi ve sanki hiç kesintisiz çekilmiş gibi durmasını istediklerini söyledi.
Tek Çekimlik Kusursuz Koreografi
Bu iki efsane sahnenin kamera hareketlerini saatlerce övmemiz gerektiğini düşünsem de değinilmesi gereken bir başka konunun da koreografi olduğunu düşünüyorum. Tek çekim uzun sahneler günümüzde de pek çok örneğinin bulunmasıyla beraber artık izleyiciyi etkilemenin yollarından biri haline geldi. Yönetmenler ve ekip tarafından zorluktan başka bir şey olmayan bu sahnelerin, finalde izleyici için vazgeçilmez bir keyfe yol açtığı aşikar.
Daredevil’ın ekibi için bu zorluk koreografi içerisinden geçmekte. Dar alanda oyuncunun hareketinin kısıtlanması bir yana, aynı zamanda dublörün esnek bir dövüş sergileyebilmesi için de pek ferah bir ortam olduğundan bahsedemeyiz.
Asıl zor olan kısmının ise bu denli uzun bir tek çekim sahnenin yapaylıktan çok doğal durması. Sahne gelmeden önce verilen gerilimin hikayeyle inanılmaz uyumu sonrasında karakterimizin yüzündeki bakış ve sahnenin başlaması ardından geçen muazzam 11 dakika… Bütün bu zorluklar üzerine şunu da hatırlatmam gerekir ki karakterimiz bir kör rolünü oynamakta. Bu nedenle yapılan her hareketin duyularıyla hareket eden bir körü yansıtmak zorunda olduğunu da unutmamalıyız.
O Sahne Emmy Ödülünü Böyle Kaçırdı
Dizinin 11 dakikalık uzun sekansından sonra fanlar meşhur sahnenin Emmy ödüllerinde Outstanding Stunt Coordination for a Drama Series ödülüne aday olup olamayacağını merak edip dizinin showrunner’ı Erik Oleson’a sormuşlar. Bu konunun üzerine Oleson, TV Academy’nin yalnızca 3 dakikalık bir klibe izin vermelerinden ötürü o sahnenin Emmy almaya uygun olmadığını söylemiş.
Maalesef Emmy alamamış olsa da, biz Geeklik ve Ötesine ekibi olarak en iyi çizgi roman dizisi sahnesi Oscar’ını verdik gitti.
Gözden Kaçırdıklarımız
Dizinin gün yüzünde olan hikayesi dışında bir de sembollerle bizlere ifade etmek istediği duygular var. Çizgi roman dizisi olması nedeniyle pek çok alıntı ve easter egg yakalamamız tabii ki mümkün. Dizinin showrunner’ı Erik Oleson dizide hala fanların da keşfetmediği easter eggler olduğunu belirtti.
Bunlardan bir tanesi de 3. sezon fragmanında Kingpin’in bembeyaz bir odada her zamanki beyaz takımının içine giydiği siyah gömleğinin, onun şövalye tavırları altında sakladığı gerçek niyetini belli eden kişiliğinin temsili olarak gösterilirken; Daredevil’ın ise karanlık bir yerde beyaz gömleği ve gözlüğünü yakarak Matt Murdock kişiliğindeki iyiliğinden sıyrılıp karanlığa adım attığının temsili olması. Fakat fragmanın en güzel kısmı, Daredevil’ın simsiyah maskesinin altındaki ufacık beyazlığın, hala içinde bir iyilik olduğunu temsil etmesidir.
Özlüyoruz…
İnsanları hukuk yönüyle korumanın yetmediğini düşündüğü zaman, kanun kaçağı kostümünü giyip hukuka karşı çıkan Daredevil’ın hikayesi, bizlere Matt Murdock’un nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu az çok gösterdi. Beraberinde kurduğu arkadaşlıklar ve sayısız yan rolün bu diziye kattığı duygu ise anlatmakla anlaşılmıyor.
Başarılı oyunculukların yansıtıldığı, unutulmaz diyalogların yaşandığı, harika çekimler ve dövüş sahneleriyle bu dizinin tüm çizgi roman severlerde ayrı bir yeri vardır eminim. Karakterin karanlığının izleyiciye işlediği yerde, umutsuzluğunu da beraberinde getirdiği bu duyguyu veren sınırlı sayıda içerikten biri oldu Daredevil.
Hell’s Kitchen’a adaleti getirme üzerine çıktığı bu yolculuğu izlemediyseniz mutlaka şans verin. Çizgi roman sevin veya sevmeyin izlerken ağzınız açık kalacaktır. Yer yer etkileyici oyunculuklar karşısında şok olacak, yer yer ise inanılmaz sinematografi ve koreografi karşısında sahneleri tekrar tekrar geriye sarıp izlemek isteyeceksiniz.
Biz üzülerek yeni sezonun gelmeyeceğini düşünüyoruz. Siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlar kısmında belirtebilirsiniz.
Özlüyoruz…
#SaveDaredevil