Pek çoğumuz bilim kurgu içeriklerini severiz. Bu yüzden günümüzde oldukça fazla, tüketebileceğimiz her alana doğru uzanan pek çok bilim kurgu içeriği var, gittikçe de çoğalıyorlar. Ne yazık ki her birine elinizi attığınızda aynı kalitede içerik ile karşılaşmanız mümkün değil.

Ridley Scott‘ın yönettiği HBO Max dizisi Raised by Wolves ise bu içerikler arasından sadece henüz yayınlanan ilk üç bölümü ile bile sıyrılmayı başarıyor.

Androidler ve sisli bulutlar

Dizi, iki androidin gri renkli bir ıssızlıkla gölgelenmiş, yabani görünümlü bir gezegene iniş yapması ile minimal bir açılış yapıyor. Androidlerimiz ayak bastıkları bu gezegende insan çocuklarını yetiştirmeyi amaçlıyorlar. Göz önünde bulundurdukları tek şey de onları olması gerektiği şekilde, kendi inançlarının yönünde yetiştirmek. İnanç meselesi daha sonra kolonilerin bölünmesi ve savaşlar olarak da genişleyerek dizinin temel ögelerinden biri haline geliyor. Böylece dizinin evrenine ve temeline dair daha fazla şey öğrenirken, dizinin bu kavramları nasıl şekillendirdiğine de tanık oluyoruz.

Raised by Wolves, evren ve hikayesini en baştan itibaren çok minimal, oturaklı ve yeterli açılışlarla genişletip ilerliyor. Hikaye anlatımı açısından seyirciyi asla sıkmayan dingin bir tempoya sahip. Bunun yanında hikayenin emin adımlarla ilerlediğini de çok net hissediyor ve hikayenin sağlamlığına güven duymaya başlıyorsunuz.

Dizi, sanki pek çok sis bulutu örtülüymüş gibi bir his veriyor seyirciye. İzlemeye devam ettikçe bu bulutlar dağılıyor, bizler de daha bütün bir manzaraya bakıyoruz. Ridley Scott’ın sahne geçişlerinde sıklıkla yer verdiği sisli manzaralar da verdiği dinginlik ve gizem hissini destekler nitelikte.

Anne

Çocukları yetiştirmekle yükümlü Mother isimli androidi canlandıran Amanda Collin‘den bahsetmeden de geçmemek lazım. Neredeyse gerçekten android olduğuna sizi ikna edecek kadar harika bir performans sergilemiş. Mother karakterinin diziye sağladığı büyük katkıyı, içine girdiği karakteri başarıyla sırtlanarak güçlendirmiş. Mother, diziye gizem duygusunun yanında olağanüstü bir gerilim de kazandırıyor. Onun olduğu sahnelerde asla kestiremediğiniz bu karakterin yapabileceklerinden korkarak izliyorsunuz.

Bilim kurgu evrenlerine girmekte çok zorlanan biri olarak Raised by Wolves’un gizemli evreninin içine kolaylıkla çekildim ve dizi her dakikasında da merak duygumu tetikledi. Diziye halihazırda kapılıp gitmişken Travis Fimmel’ın da bu yapımda yer alması dizinin bendeki yerini sağlamlaştırdı.

Henüz ilk üç bölümü yayınlanan Raised by Wolves’in sunduğu bu harika bilim kurgu hikayesini kaçırmamanızı öneririm. Üçüncü bölümünü bitirdiğimde çok üzülerek kapattım ve sonraki bölümlerin yolunu sabırsızlıkla gözlüyorum.