Villeneuve’ün yönetmenliğini yaptığı DUNE filminden yeni görüntüler ortaya çıktıkça ortalığı baharat ve hype kokusu sardı diyebilirim. En başta Timothee Chalamet’in üstleneceği Paul Atreides’in bir görseli ile nefesimiz kesilmişti, arkasından da bu görseli Leto Atreides, Lady Jessica Atreides, Chani, Duncan Idaho, Liet Kynes gibi önemli karakterler takip etti. Peki şu ana kadar DUNE nasıl görünüyor, bahsi geçen bu karakterler nasıl görünüyor, neler beklemeliyiz ve bu beklentilerimiz karşılanacak mı?
Her şey olması gerektiği gibi, ne eksik ne fazla…
Okuduğum ve ilmek ilmek kafamda kendi ördüğüm şeylerin film veya dizilere döküleceğini duymak beni hep korkutur. Tam olarak neyden kaynaklandığını bilemediğimiz bir korkudur bu aslında. Kafamdaki o imgeleri yansıtamazlar diye mi korkuyorum? E zaten kitapların kafamda canlandırdığım dünyası, zihnimin gerisinde ne izlersem izleyeyim, ne görürsem göreyim varlıklarını korumuyorlar mı? Başkalarının ilk önce filmi izleyip de yanlış yönlendirilmesinden mi korkuyorum?
Söyleyeceğim ilk şey, DUNE görsellerini gördükten sonra bu korkunun en ufak zerresi varsa da zihnimi tamamen terketti. Gördüğüm her şey zihnime, kitaplara tutulan bir ayna gibiydi ve hatta bazı şeyler benim düşündüğümden daha iyi dizaynlara sahipti.

Kadrosu İsa ve 12 havarisi gibi
Kadro seçimi bariz olduğu üzere tam bir yıldız şöleni gibi ancak sadece çok iyi oyuncular bir araya getirilmekle kalmamış, bütün kadro ve karakterler arasında mükemmel bir eşleşme yaratılmış. Kadroyu zaten uzun zamandır tanıyorduk ve baktığınızda rüya gibi bir tablo oluşturuyorlardı. Şimdi onları katakterlere bürünmüş, üniforma ve kıyafetlerini giymiş bir halde gördüğümde düşündüğümden daha da iyi oturduğunu farkettim.
Başta beni kitapları okumaya iten şey en iyi bilimkurgu serileri arasında yerini hiç kimseye vermemesiydi, filmin söylentileri etrafta dolanmaya başladığında ise kıtabı elime alıp sayfaları çevirmeye başladım. İlk kitabı okurken karakterleri tanıdıkça zaman zaman kadroya dönüp tekrar bakıyor, inceliyordum. Herkesi tanıdığımda, oyuncuların ne kadar iyi seçilmiş olduğunu yavaş yavaş farketmek inanılmaz bir deneyimdi.

Yönetmen koltuğunda Denis Villeneuve var
Başka bir ismin bir DUNE filminin başına geçtiğini duysam içim içimi kemirirdi açıkçası. Şanlı DUNE evreninin Villeneuve’e emanet olduğunu duyduğumda rahatlamakla kalmayıp heyecandan yerimde duramadım. Elini atığı her işten kendi tarzına özgü bir cevher çıkartacağına inandığım, güvenimin tam ve sağlam olduğu, DUNE’un dünyasını tamamen anladığına inandığım bir yönetmen Villeneuve. Üstelik usta yönetmenliğinin yanında sunacağı görsel şölen de güzel bir ziyafetin üzerine sunulan tatlı gibi.
Yayınladığı görsellerle de tüm bu beklentimin boşa olmadığını kanıtladı ve zaten içimde kaynayıp durmakta olan hype ateşini daha çok besledi.
Yönetmenin de dediği gibi; yaşayan ve gücünü ayrıntılarından alan bir dünya
DUNE’u henüz okumadıysanız ve bütün bu görseller ilginizi çektiyse, merakınıza dokunmayı başardıysa kitaplara başlamanın tam zamanıdır. Sizler için DUNE’un tam anlamıyla yaşayan bir dünyası olduğunu, muhteşem karakterlerden beslenen, odağında ise bir gezegenin hikayesini anlatan çok yönlü bir kitap olduğunu belirtmek istiyorum.
Dev solucanların kumlarda cirit attığı susuzluktan kavrulan bir çöl gezegeni, solucanlar bu gezegende baharat çıkmasına sebep oluyor, baharat bu gezegenin en önemli kaynağı. Oldukça fazla rağbet görüyor ve gezegen ekonomik, siyasi anlamda bununla dengede duruyor. Ancak gezegende su yok ve su solucanları öldürüyor, solucan yoksa baharat da yok olur. İşte Dük Leto, Paul ve tüm Atreides hanedanı bu yaşayan gezegenin kumlu zeminine adımlarını atıyorlar.

Sonuç olarak Villeneuve’ün ellerinden çıkma, Hans Zimmer’ın müzikleriyle harmanlanmış, harika karakterler yıldız bir oyuncu kadrosuyla eksiksiz yer bulmuş, yaşayan, kocaman bir gezegenin hikayesini izleyeceğiz. Heyecanlanmak için sebepten daha bol bir şey yok. Çok büyük ve adını unutturmayacak bir yapımı izlemenin eşiğindeyiz, kendinizi hazırlayın.