Güngezgini ve Hayattaki Anlar Üzerine

Genellikle böyle şahane bir eser okuduğumda, ruhum onu daha önce okumamış, o eserden bihaber olmanın ağırlığı ile dolar. Fakat Güngezgini‘ni okuduğum zaman, daha erken, daha genç ve deneyimsizken, her şey benim için daha geçici ve anlıkken okumadığıma mutlu oldum. Kim bilir, belki hala eserin yansıttığı pek çok şeye empati aynasının ardından bakamayacak kadar deneyimsizimdir. Belki birkaç yıl sonra okusam, tüm duygular ruhuma daha farklı renkler ve ağırlıklarla dolacaktı. Ama işte buradayız, bu yaşımdayım ve hikayemizin kahramanı Bras‘ın bana tuttuğu aynadan kendi yansımamı görebiliyorum. Bu sefer Fabio Moon ve Gabriel Ba‘nın bu çizgi romanda bana kazandırdığı yeni bakış açısıyla bakıyorum.

Güngezgini

Güngezgini, buram buram hayatla dolu olduğu kadar ölümün kasvetli ağırlığını da taşıyor. Ana karakterimiz Bras, 32 yaşında bir yazar.  Dünyaca ünlü Brezilyalı bir yazar olan babasının hem izinde hem gölgesinde büyüyor. Bras, bir gazetede insanların ölüm ilanlarını yazıyor ve tıpkı babası gibi ünlü bir yazar olmak istiyor. 

Ölüm ilanları yazan Bras, bu kez 21 yaşında, hayat dolu, aşkı tadıyor, keşfediyor. Bras, şimdi de 11 yaşında ve zümrüt gibi parıl parıl çimenlerin üzerinde koşup uçurtmasını kovalıyor, pek düşünmüyor. Bras, küçülüyor, büyüyor, hayal kırıklığına uğruyor, aşık oluyor, baba oluyor, ölüyor. Ve tekrar tekrar ölüyor. Çizgi roman, ilk sayfasından son sayfasına kadar bir yaşamı, belki de pek çok yaşamı barındırıyor. Bras her günde yeniden doğan, ciğerlerini yakan oksijen yüzünden ağlayan bir bebek gibi. Ancak hayatı tam olarak ne zaman başlıyor? Bunu bulana dek günlerin ve anların içinde geziniyorsunuz. Siz gün gezginisiniz.

Aynalar ve anlar

Çizgi romanda Bras’ın ayak izlerini takip etmek, kendi hayatınızı düşündürüyor. Daha önce bir yerlerde bıraktığınız ayak izlerini ve gelecekte bırakacağınız ayak izlerini… Bras’ın ailesini, arkadaşlarını, aşklarını tanımak kendi hayatınıza dokunmuş insanları düşündürüyor. Onun çocukluğunu okumak, bir yerlerde asılı kalmış kendi çocuk kahkahanızın izdüşümünü duymanıza sebep oluyor. Bras’ın aşık olmasını izlerken, o ilk hoşlantınızın ılık ılık içinizi gıdıklamasına sebep oluyor. Başka birinin, bir çizgi roman karakterinin insanda böylesine güçlü duygular uyandırması gerçekten olağanüstü. Hem Bras’ın anlattığı hikayeyi dinliyor, hem de onun elinizden tutup sizi bir yerlere götürmesine izin veriyorsunuz. 

Bazen geçmişinizden bir anın parçası öylece kopup düşüncelerinizin arasına yerleşiverir. O anın içindeyken her şey çok canlıdır, işte oradasınızdır. Topraktan başını uzatıp güneşi içine çeken bir çiçek gibi nefes alır her şey. Geriye dönüp de o anı düşündüğünüz zaman, bu kez canlılığını yitirmiştir. O çiçek artık kopartılıp kurutulmuş gibidir. Elinizde tutup evirip çevirebilirsiniz ama sadece o canlılığın anılarını barındırır. O anı düşündüğünüzde artık donuk hissettirir, rüya gibidir. İşte Bras’ın hayatında gezerken bunları hissediyorsunuz. Oradayken o anın son derece bilincinde olduğunuz, şimdi bir anıdan daha fazlasını hissettirmeyen bir duygu.

Güngezgini, ruhunuzu en ufak köşesine dek doldurup bittiğinde tıpkı sakin bir rüzgar, bir nefes gibi sizi terk ediyor. Mutlak bir dinginlik ile elinizde kitabı tutuyor ve Bras’a teşekkür ediyorsunuz. Hayatınızı ve yaşadığınız, henüz yaşamadığınız sayısız şeyi düşünüyorsunuz.

Muhteşem çizimleri ve hikaye anlatımıyla Güngezgini, farklı şekillerle de olsa içinizde bir yerlere eminim ki dokunacaktır. 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.