It’s Always Sunny In Philadelphia, 2005’ten 2013’e kadar FX’te, daha sonrasında da FXX’te yayınlanan bir sitcom. 16 yıl, 14 sezon, 154 bölüm ve daha devamı da gelecek. 2020 yılında FX Networks, dizinin en az 4 sezon daha süreceğini duyurdu. Bu da It’s Always Sunny’yi en fazla sezona sahip olan live-action sitcom yapıyor. Peki bu diziyi farklı yapan ne? Nasıl bu kadar uzun süredir devam ediyor?
Narsist Ekibimiz “The Gang” İle Tanışın
The Gang aslında 3 kişiden oluşuyor: Dennis, Mac ve Charlie. Bir de Dee ve Frank var. Esas üçlü her ne kadar kabul etmeseler de ekibin parçası onlar da. Dennis ve Dee ikiz kardeşler, Charlie ve Mac ile de çocukluktan beri arkadaşlar. Aslında hepsi farklı şeyler hayal etse de, hayat onları Philadelphia’da bir bar açmaya yönlendiriyor: Paddy’s Pub. Biz de aynı zamanda bir barı işletmeye çalışırken başlarına binbir türlü iş gelen bu ekibi izliyoruz. Daha sonra da devreye Frank giriyor… Kendisi Dennis ve Dee’nin babası ve hikayeye dahil oluşu pek çok kapı açıyor. Bölümler geçtikçe The Gang’i daha çok tanıyoruz ve anlıyoruz. Anlayabiliyoruz çünkü kötü ve üzücü geçmişleri var bu karakterlerin ve günümüzde bulundukları “kaotik kötü” davranışları abes kaçmıyor bu yüzden. Bu 5 kişinin de ortak özelliği önlerine gelen her şeyi yok etmeleri. Bu bazen mecaz, bazen de gerçek anlamda olabiliyor. İşte tam bu noktada farklı bir sitcom’a dönüşüyor Always Sunny…
Nesi Farklı Bu Sitcom’un?
Az önce bahsettiğim gibi, ana karakterlerimiz kötü ve sorunlu insanlar. Dizi boyunca değişseler de gelişmiyorlar, genellikle de negatif bir değişim oluyor hatta bu ama biz sadece kötü insanların kötü şeyler yaptığını izlemiyoruz. Çevreleriyle nasıl etkileşime girdiklerini de izliyoruz. Bu noktada da çok kritik bir konu giriyor işin içine: yan karakterler.
It’s Always Sunny izlerken gördüğünüz bir yan karakter gelecekte hiç beklemediğiniz bir şekilde karşınıza çıkabiliyor. Çıktığı zaman da onu bir önceki görüşünüzde aldığı yaraların (yine, hem mecazen hem de gerçek anlamda) etkilerini derin bir şekilde yaşarken göreceksiniz. Bu yaraları açan ekibin hikayenin “kahramanları” olduğunu ve yan karakterlerin onlarla bir şekilde tekrar tekrar iletişimde bulunuyor olmaları çok ilginç bir dinamik katıyor bu etkileşime çünkü fark ediyorsunuz ki belirli koşullar altında herkes The Gang kadar kötü olabiliyor.
Hepinizi Paddy’s Pub’a Bekleriz!
It’s Always Sunny ekstrem karakterleri ile birlikte ekstrem konulara değiniyor. Bir bölümde çöpe bırakılan bir bebeği reklamlarda oynatmak amacıyla yanlarına alıyorlar mesela. Başka bir bölümde çalışmadan para kazanmak için devletten yardım istiyorlar fakat iyileşen uyuşturucu bağımlıları olduklarına inandıramadıkları için gerçekten uyuşturucu içmeye başlayıp yanlışlıkla bağımlı oluyorlar. Bilirsiniz işte. Böyle şeyler. Eğer kendinizi uzun soluklu fakat bu sefer farklı bir sitcom’a daha hazır hissediyorsanız buyurun. Çok ilginç bir yolculuk bekliyor sizi.