Herkese selam! Bugün sizlerle uzun zamandır okumak istediğim, başlayınca elimden bırakamadığım harika bir çizgi romanı paylaşacağım. Biricik son hava bükücümüz Aang‘in yeni macerası, Verilen Söz. Dizinin devamı niteliğinde olan bu hikayemizde, sevdiğimiz karakterlerle yeniden buluşuyor, özlediğimiz şakalaşmalarına tekrardan tanık oluyoruz. Okurken adeta 4. sezon çıkmış da onu izliyormuşuz gibi eşsiz bir tat alıyoruz. Ayrıca yazımız spoilersız başlıyor, çizgi romanı okumadan önce ‘Okumalı mıyım?’, ‘Kim yazmış bunu?’, ‘Nereden çıktı şimdi bu finali zaten harikaydı?’ ya da ‘Tekrardan izleyip öyle mi okusam?’ gibi sorulara cevap veriyoruz. Haydi başlayalım!
Künye
Eisner ödüllü (çizgi roman endüstrisinin Akademi Ödülleri’ne eşdeğer olarak kabul edilen, Amerikan çizgi romanlarında yaratıcı başarı için verilen bir ödül oluyor bu) Gene Luen Yang‘ın, Avatar’ın yaratıcıları olan Bryan Konietzko ve Michael Dante DiMartino ile ortak çalışarak kaleme aldığı bu hikayemizin çizimlerini Gurihiru sanat ekibi üstleniyor [bu ekibi çeşitli Marvel (Captain America: The Fighting Avenger), ve DC (Superman Smashes the Klan) eserlerinden biliyoruz]. New York Times’ın çok satanları arasında bulunan Verilen Söz’ün üç bölümünü, Gerekli Şeyler türkçeye çevirmiş. Çok da iyi etmişler!
( Gene Luen Yang abimiz bu oluyor 2015 Comic Con )
Aang’i Tanımıyorum, Bu Hikaye Bana Keyif Verir Mi?
%90 hayır, ama çizgi roman seviyorsanız beeelki. Avatar, Son Hava Bükücü dizisinin devamı niteliğinde olduğu için izleyip okumanızı öneririm, önce okuyayım sonra izlerim derseniz de 3 sezon boyunca yaşanan olayların çok büyük spoilerını yersiniz, kişisel olarak önermiyorum. Peki, diziyi izlediniz, hemen bu cildi okuyabilir misiniz? Evet kesinlikle! Herhangi bir şey izlemeden ya da okumadan, Verilen Söz’ü elinize alıp başlayabilirsiniz.
Peki Bu Hikaye Bizlere Ne Anlatıyor? ( Bu Bölümde Dizi Spoilerı Var Aman Dikkat!)
Su, toprak, ateş, hava… Geçmişte 4 ulus, barış ve uyum içince yaşıyordu, sonra ateş ulusunun saldırmasıyla her şey değişti. Yalnızca, 4 elementin ustası olan Avatar onları durdurabilirdi, VE DURDURDU DA! Arkadaşlarının yardımıyla, Aang, ateş lordu Ozai‘yi alt edip, yüz yıl süren savaşı sonlandırdı. Ve canımız, biricik arkadaşımız Zuko, ateş kralı oldu. İyi de, sonra ne oldu? Heh işte burada çizgi romanımız devreye giriyor, Verilen Söz.
Yıllardır ateş ulusu kolonilerinin, diğer ulusların toprakları içinde yaşıyor olması, barış için pek de uygun görülmedi, ve bir anlaşmayla evlerine gönderilmeye zorlandılar. İlk başta, bu anlaşmayı kabul eden Zuko, Aang’den kendisine bir söz vermesini istedi, çizgi romanımızın adı da buradan geliyor (aralarında çok hoş bir konuşma geçiyor bunu kendiniz okuyup o anı yaşayın istiyorum 🙂 ). Kolonileri gezen ve halkını dinleyen Zuko, aslında çok da haksız olmayan bir sebeple anlaşmadan dönüyor ve Aang’in 3 sezon boyunca yapmaya çalıştığı barış, biraz sallantılı bir hale geliyor, hem de bu sefer yakın arkadaşıyla ters düşerek. Bu üç bölümlük hikaye, okurken bizde diziye geri dönmüşüz hissi yaratıyor, çizimlerden tutun konuşmalara, her şey dizideki gibi birebir devam ediyor ve siz bu cildi elinizden bırakamıyorsunuz. Yani mutlaka okumalısınız!
Çizgi romanı okuduk, beğendik (yani ben çok beğendim). Peki her bölüm gerçekten başarılı mı, bunu da bir inceleyelim. (İlerleyen bölüm yazılarında spoiler var) Sadece görsellere bakacağım derseniz de rahat olun, panellerin fotoğraflarını ben çektim, herhangi bir spoiler yok. Çizgi romanı henüz okumadıysanız ve fikirlerimi merak ediyorsanız da, ‘Son’ kısmına hemen atlayabilirsiniz.
Bölüm 1; Sevdiğimiz Karakterlere Dönüş
Toprak krallığında başlayan hikayemiz, ilk panellerde bize tüm ekibi birlikte gösteriyor. Toprak kralı Kuei,topraklarındaki koloniler ile ilgili sıkıntılarını Zuko’ya iletiyor. Ortak bir çözüm bulduklarını düşünerek anlaşıyorlar. 1 yıl sonra, bir suikastçının Zuko’ya saldırmasının ardından, anlaşma pek de beklenildiği gibi devam etmiyor, ve dünya tekrardan Avatar’ın yardımına ihtiyaç duyuyor. İlk bölümde özlediğimiz karakterleri harika resmedilmiş bir şekilde tekrardan görmek, konuşmalarına tanık olmak bizi tam olarak doyuruyor.
Her bir elementin vücudun farklı bölgelerinden alınan güçle büküldüğünü biliyoruz. Hareketler de bu çerçeve içerisinde değişiyor. Panel kullanımının ve karakter çizimlerinin başarısını en çok bu element bükme sekanslarından anlıyoruz. Gurihiru ekibi gerçekten başarılı bir iş çıkarmış.
Bölüm 2; Maceranın Devamı
Hikayemiz bu bölümde biraz daha heyecan verici bir hal alıyor. Aang, Katara ile Ba Sing Se topraklarına giderken; Toph ve Sokka, Toph’un Metal Bükme Akademisine gidiyorlar. Okulun ateş bükme ustası Kunyo tarafından ele geçirildiğini görünce ise farklı bir yola başvuruyorlar. Bu sırada Toph’un öğrencilerini nasıl seçtiğine tanık oluyoruz ki bence metal bükme loreuna çok sağlam bir bilgi katıyor.
Bu sırada Resmi Avatar Aang, fan kulübü tarafından harika bir şekilde ağırlanıyor. Çocukluğunu yaşayamadan kendini korkunç bir savaşın içinde bulan Aang’in, evini ne kadar özlediğini tekrardan görüyoruz.
Zuko içinse işler hiç kolay gitmiyor, kendi benliği ve arkadaşları arasında kalması, onu zor bir seçime sürüklüyor. Yapılabilecek en doğru şeyin, eski ateş kralı babasına danışmak olduğunu düşünen Zuko, çocukluk anılarına ve o zamanlar verdiği kararlara geri dönüyor. Aslında dizide çok başarılı bir şekilde gördüğümüz Zuko’nun karakter gelişimini, bu derece karışık ve hala kendinden emin olmayan bir şekilde görmek bana çok ilgi çekici geldi. Sonuçta çocuğun küçüklükten kalmış travmaları var yahu, ne kadar kolay olabilir ki atlatmak.
Bölüm 3; Savaş
Verdiğimiz sözleri tutmak, tahmin ettiğimizden daha zor olduğunda ne yaparız? Ya da inançlarımızla çakıştığında? Doğru olanı bildiğimiz halde farklı çözüm yolları aramaya neden başlarız? Aang bu sorulara çözüm ararken, yaklaşan savaşı iyice hissediyoruz. Bu sırada, en sevdiğimiz Kyoshi Savaşçısı Suki‘yi görüyoruz! Metal Bükme Akademisinden Sokka ve Toph’u alıp Zuko’nun ordusuna götürüyor.
Ordular, direniş, yerli halk ve fan kulüp derken savaş farklı seyrediyor. Bu bölümde görmek, okumak ve yaşamak istediğim hisleri birebir tattığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Katara’nın bakış açısından tutun da, Aang’in düşünceleri, panellerde bize tam olarak hissettirilmiş. Soluksuz okuduğum bir bölüm oldu.
Son
Sanırım aşık oldum sevgili okurlar, BEN BU HİKAYEYE AŞIK OLDUM! Mükemmel yazılmış bir devam macerası, resmen doyamadım. Okumaya başlamadan önce ‘The Search’ e nasıl bağlanacağını merak ediyordum, bu kadar sağlam olabilirmiş. Her bir karakterin çizimi o kadar karakteristik ki, öncesinde bahsettiğim gibi sanki diziye yeni bir sezon eklenmiş ve biz onu izliyormuşuz gibi bir his uyandırıyor. Panelleri tekrardan öveceğim, çünkü bükme sahnelerinden tutun, duygunun yoğunlaştığı ana kadar harika tasarlanmış.. Cildin sonuna eklenmiş eskiz defteriyse bir o kadar merak uyandırıcı. Çeviriyi övmeden de geçemeyeceğim, Gerekli Şeyler muazzam bir iş başarmış. Avatar Son Hava Bükücü’nün türkçe dublajına zaten hastayım, dönüp dolaşıp izliyorum. Okurken sesler resmen kafamda canlandı. Sokka yine hatırladığımız ‘Sokka’, Katara yine bildiğimiz gibi bilmiş ve sevimli. Bunu tabi ki Türkçe çevirinin başarısına da borçluyuz. ‘The Promise’i önceden İngilizce okuduysanız bile, bence bu cilde sahip olup tekrardan okuyun. Hikaye bazında da, okurken hem kahkaha attım hem de ağladım :’).
Peki siz bu çizgi romanı okudunuz mu? Okumayı düşünüyor musunuz? Düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın! Bu sırada ben de diziye sıfırdan mı başlasam ne?