Ben, Kirke‘yi okurken Kuzey’de dünyayı saran bir yılana dair farklı bir inançtan söz etmişlerdi, ben de Neil Gaiman‘ın rehberliğinde Kuzey’e doğru bir yolculuk edip bu sefer İskandinav Miolojisi‘nin derinliklerine daldım.
Gaiman ile Kuzey rüzgarları yüzümüze vurmaya devam ederken evrenin yaratılışına şahit olduk. Alemlerin babası Odin’in ortaya çıkışını ve alemlerin yaratılışını izledik. Tüm bunlar yaratıldıktan sonra gökkuşağı köprüsü Bifrost’tan kayarak tanrılara dair çeşitli hikayeler dinlemek üzere salonlarında konuk olduk.
İskandinav Mitolojisi’ne kendimi bildim bileli ilgim vardı ancak bildiğim şeyler hep kısıtlı, derinlikleri olmayan şeylerdi. Neil Gaiman, İskandinav Mitolojisi’nden hikayeleri kendine özgü, asla sıkmayan, masal tadında üslubu ile önünüze seriyor. Sanki birlikte bir ateşin başında ellerinizi ısıtıyorsunuz, o da size alemlere yaptığı yolculuklardan öyküler anlatıyor. Kitapta hem mitolojiye dair bilgiler edinme imkanına sahip oluyorsunuz hem de bunları size oldukça kendine has bir dille öğretiyor. Gaiman’ın kullandığı dil, bal şarabı gibi oluk oluk akıyor, aynı zamanda alemlerin en iyi birası gibi, Hymir’in kazanından yudum yudum içtiğiniz bira kadar lezzetli.

Bu öyküleri okurken kudretli Thor’un, çekici Mjolnir ile devleri döverken çıkarttığı patırtıları duyabilisiniz. Babalar babası, bilgelik için gözünü feda etmiş Odin’in dinginliğinin üzerinize çöktüğünü hissedebilirsiniz. Loki’nin akıl almaz sinsiliklerden sonra tanrılardan saklanarak kıs kıs güldüğünü işitebilirsiniz. Güzeller güzeli Freya’nın gözalıcı imgesinde kendinizi kaybedebilirsiniz. Zaptedilemez kurt Fenrir’in görkemi karşısında hayrete düşebilirsiniz. Bu öyküleri okurken mitolojinin büyülü bulutları üzerinize öyle bir düşüyor ki kendinizi Aesir’in bir parçası gibi hissediyorsunuz.

İskandinav Mitolojisi’ni anlatmaya her şeyin başlangıcından başlayan Gaiman, sonunu da her şeyin sonu Ragnarok ile getirmiş. Her şey toprağı iterek yeryüzüne kavuşan bir çiçek gibi hayat bulup, Gaiman’ın Ragnarok tasvirinin yangınları ile son buluyor. Her şeyi anlatışı gibi Gaiman’ın kitabın ve tanrıların sonunu beirleyen Ragnarok tasviri de yalınlıkla keskinleştirilmiş, alevleri yüzünüzü yakıyor ve yerdeki cansız bedenler ayaklarınıza dolanıyor.
Gaiman’ın tekrar ele aldığı bu mitolojik hikayeler belki hep duyduğumuz, belki de kulaklarımızın uzak bir kıyısında kalan duymadığımız hikayeler. Başlıklar altında ayrışan hikayeler arasında Loki’nin cezalandırıldığı Loki’nin Son Günleri gibi üzerinizde iz bırakan üzücü öyküler veya Thor’un bir kadın kılığında devleri kandırdığı Freya’nın Sıradışı Düğünü gibi güldüren bol çeşitli öyküler var. Sonuç olarak hangisi olursa olsun bunları Gaiman’ın muhteşem hikaye anlatıcılığı ile okumak, eşsiz ve kaçırılmaması gereken bir fırsat.